Anasayfa
Yazarlar
Taner ARÇUKOĞLU
Yazı Detayı
Bu yazı 569 kez okundu.
Kazdağları’nda Ekolojik Katliam, Gözü doymayan Bir Holding!..
Türkiye’nin doğal güzellikleri arasında özel bir yere sahip olan Kazdağları, tarih boyunca mitolojik ve ekolojik zenginliğiyle bilinir. Bugün ise bu kadim coğrafya, bir çevre felaketiyle karşı karşıya. Cengiz Holding'in Kazdağları’ndaki Muratlar Köyü çevresinde başlattığı Halilağa Bakır ve Altın Madeni Projesi, sadece bölgenin değil, tüm Türkiye’nin doğasını tehdit ediyor. Bu proje, 600 dönümlük bir alan olarak başlayan ve daha sonra 6.000 dönüme kadar genişletilen bir madencilik sahasını kapsıyor. Kazdağları’nın kalbinde gerçekleşen bu maden arama süreci, sadece ağaçları değil, aynı zamanda bölgenin su kaynaklarını, ekosistemini ve bölge halkının yaşam alanlarını da yok etme tehdidi taşıyor.
1 Milyon Ağacın Feda Edilmesi mi, Yoksa Bir Milyon Canlı İçin Ölüm Fermanı mı?
Cengiz Holding’in yürüttüğü proje, bölgedeki ağaçların katliamını öngörüyor. Yaklaşık 1 milyon ağacın kesileceği tahmin ediliyor. Şirket, kesim sürecinde 240 bin ağaç kesileceğini iddia ederken, bu rakama yalnızca gövde çapı 8 santimetreden büyük ağaçları dahil ediyor. Küçük gövde çapına sahip binlerce fidan ve ağaç ise yok sayılıyor. Ancak burada unutulan bir şey var; doğa, sadece rakamlar ya da ticari kar-zarar hesaplarıyla anlaşılamaz. Bir ağaç, sadece bir ağaç değildir; altında binlerce canlının yaşam bulduğu, çevresindeki ekosistemi besleyen ve su kaynaklarını koruyan bir varlıktır. Bu ağaçların kesilmesi, bir ekosistemin yok olması anlamına gelir.
Siyanür ve Zehirli Kimyasalların Tehdidi
Bu madencilik faaliyetinin bir diğer korkutucu boyutu ise siyanür gibi tehlikeli kimyasalların kullanımıdır. Altın ve bakır ayrıştırma süreçlerinde kullanılacak bu kimyasallar, yalnızca toprak ve su kaynaklarını değil, aynı zamanda bölgedeki tüm canlıların sağlığını tehdit etmektedir. Cengiz Holding’in ve perde arkasındaki ortağının bu süreçte elde edeceği karlarını insan hayatının üzerine koyması, projeye karşı duyulan tepkinin en önemli nedenlerinden biri Kazdağları gibi bir bölgede siyanür ve benzeri kimyasalların kullanılması, toprağın ve suyun zehirlenmesi dünyanın önde gelen endemik bitki örtüsü ile kaplı bölgenin ölümü ile sonuçlanır. Zehirli kimyasallar, yer altı sularına sızarak uzun vadede tüm bölgenin tarım alanlarını ve su kaynaklarını kullanılmaz hale getirir. Bu durum, bölgedeki yerel halkın ve çiftçilerin geçim kaynaklarını yok edecek, onları yerlerinden etmeye zorlayacaktır.
Yerel Halk ve Çevre Örgütlerinin Onurlu Direnişi
Yerel halk, Cengiz Holding’in bu yıkıcı projesine karşı onurlu bir direniş gösteriyor. Hacıbekirler Köyü’nden Güven Ailesi, arazilerini satmayı reddederek kamulaştırma girişimlerine karşı hukuki mücadele başlattı. Ayrıca çevre örgütleri ve duyarlı vatandaşlar, bölgenin doğasını korumak için protestolar düzenleyip dava açarak seslerini duyurmaya çalışıyor. Bu mücadele, sadece Kazdağları’nın değil, tüm ülkenin doğa ve insan haklarını savunan bir direnişin sembolü haline gelmiştir.
Bir Ekosistemi Yok Etmenin Bedeli asla yoktur..
Kazdağları’nda gerçekleşen bu madencilik projesi, ülkemizde doğanın ve insanların ve yaşamın ne derece önemsiz sayıldığının çarpıcı bir örneğidir. Bu tür projeler, yalnızca kar amacı güden gözü doymak bilmeyen şirketlerin çıkarlarını korumak için hayata geçiriliyor
Asırlar boyunca oluşmuş eko sistem yok edildiğinde, geri dönüşü olmayan felaketlerin nasıl peş peşe geldiğini hepimiz gözlemledik Ülkemizin ekolojik dengesini korumak, yerel halkın geçim kaynaklarını savunmak, gelecekteki nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak hepimizin onuru ve sorumluluğudur. Kazdağları’nda bir ekosistem, bir tarih, bir kültür yok ediliyor. Buna sessiz kalmak, doğaya ve insanlığa karşı işlenmiş bir suçtan başka bir şey değildir.
El Cümle :
Kazdağları’ndaki bu felaketin durdurulması, yalnızca Kazdağları için değil, Türkiye’nin tüm doğal varlıkları için bir umut ışığı olacaktır. Cengiz Holding ve benzeri şirketlerin doğayı sömürme projelerine karşı çıkan herkesin sesi duyulmalı, çevre katliamına dur demek için harekete geçilmelidir. Sorumluluğumuz doğaya sahip çıkmak; Kazdağları’nı ve ülkemizin doğal güzelliklerini gelecek nesillere aktarabilmektir. Bu nedenle, bu katliama karşı duran yerel halk ve çevre örgütlerinin yanında durmak, insan olmanın ve doğaya saygının gereğidir.
Ekleme
Tarihi: 14 Kasım 2024 - Perşembe
Kazdağları’nda Ekolojik Katliam, Gözü doymayan Bir Holding!..
Türkiye’nin doğal güzellikleri arasında özel bir yere sahip olan Kazdağları, tarih boyunca mitolojik ve ekolojik zenginliğiyle bilinir. Bugün ise bu kadim coğrafya, bir çevre felaketiyle karşı karşıya. Cengiz Holding'in Kazdağları’ndaki Muratlar Köyü çevresinde başlattığı Halilağa Bakır ve Altın Madeni Projesi, sadece bölgenin değil, tüm Türkiye’nin doğasını tehdit ediyor. Bu proje, 600 dönümlük bir alan olarak başlayan ve daha sonra 6.000 dönüme kadar genişletilen bir madencilik sahasını kapsıyor. Kazdağları’nın kalbinde gerçekleşen bu maden arama süreci, sadece ağaçları değil, aynı zamanda bölgenin su kaynaklarını, ekosistemini ve bölge halkının yaşam alanlarını da yok etme tehdidi taşıyor.
1 Milyon Ağacın Feda Edilmesi mi, Yoksa Bir Milyon Canlı İçin Ölüm Fermanı mı?
Cengiz Holding’in yürüttüğü proje, bölgedeki ağaçların katliamını öngörüyor. Yaklaşık 1 milyon ağacın kesileceği tahmin ediliyor. Şirket, kesim sürecinde 240 bin ağaç kesileceğini iddia ederken, bu rakama yalnızca gövde çapı 8 santimetreden büyük ağaçları dahil ediyor. Küçük gövde çapına sahip binlerce fidan ve ağaç ise yok sayılıyor. Ancak burada unutulan bir şey var; doğa, sadece rakamlar ya da ticari kar-zarar hesaplarıyla anlaşılamaz. Bir ağaç, sadece bir ağaç değildir; altında binlerce canlının yaşam bulduğu, çevresindeki ekosistemi besleyen ve su kaynaklarını koruyan bir varlıktır. Bu ağaçların kesilmesi, bir ekosistemin yok olması anlamına gelir.
Siyanür ve Zehirli Kimyasalların Tehdidi
Bu madencilik faaliyetinin bir diğer korkutucu boyutu ise siyanür gibi tehlikeli kimyasalların kullanımıdır. Altın ve bakır ayrıştırma süreçlerinde kullanılacak bu kimyasallar, yalnızca toprak ve su kaynaklarını değil, aynı zamanda bölgedeki tüm canlıların sağlığını tehdit etmektedir. Cengiz Holding’in ve perde arkasındaki ortağının bu süreçte elde edeceği karlarını insan hayatının üzerine koyması, projeye karşı duyulan tepkinin en önemli nedenlerinden biri Kazdağları gibi bir bölgede siyanür ve benzeri kimyasalların kullanılması, toprağın ve suyun zehirlenmesi dünyanın önde gelen endemik bitki örtüsü ile kaplı bölgenin ölümü ile sonuçlanır. Zehirli kimyasallar, yer altı sularına sızarak uzun vadede tüm bölgenin tarım alanlarını ve su kaynaklarını kullanılmaz hale getirir. Bu durum, bölgedeki yerel halkın ve çiftçilerin geçim kaynaklarını yok edecek, onları yerlerinden etmeye zorlayacaktır.
Yerel Halk ve Çevre Örgütlerinin Onurlu Direnişi
Yerel halk, Cengiz Holding’in bu yıkıcı projesine karşı onurlu bir direniş gösteriyor. Hacıbekirler Köyü’nden Güven Ailesi, arazilerini satmayı reddederek kamulaştırma girişimlerine karşı hukuki mücadele başlattı. Ayrıca çevre örgütleri ve duyarlı vatandaşlar, bölgenin doğasını korumak için protestolar düzenleyip dava açarak seslerini duyurmaya çalışıyor. Bu mücadele, sadece Kazdağları’nın değil, tüm ülkenin doğa ve insan haklarını savunan bir direnişin sembolü haline gelmiştir.
Bir Ekosistemi Yok Etmenin Bedeli asla yoktur..
Kazdağları’nda gerçekleşen bu madencilik projesi, ülkemizde doğanın ve insanların ve yaşamın ne derece önemsiz sayıldığının çarpıcı bir örneğidir. Bu tür projeler, yalnızca kar amacı güden gözü doymak bilmeyen şirketlerin çıkarlarını korumak için hayata geçiriliyor
Asırlar boyunca oluşmuş eko sistem yok edildiğinde, geri dönüşü olmayan felaketlerin nasıl peş peşe geldiğini hepimiz gözlemledik Ülkemizin ekolojik dengesini korumak, yerel halkın geçim kaynaklarını savunmak, gelecekteki nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak hepimizin onuru ve sorumluluğudur. Kazdağları’nda bir ekosistem, bir tarih, bir kültür yok ediliyor. Buna sessiz kalmak, doğaya ve insanlığa karşı işlenmiş bir suçtan başka bir şey değildir.
El Cümle :
Kazdağları’ndaki bu felaketin durdurulması, yalnızca Kazdağları için değil, Türkiye’nin tüm doğal varlıkları için bir umut ışığı olacaktır. Cengiz Holding ve benzeri şirketlerin doğayı sömürme projelerine karşı çıkan herkesin sesi duyulmalı, çevre katliamına dur demek için harekete geçilmelidir. Sorumluluğumuz doğaya sahip çıkmak; Kazdağları’nı ve ülkemizin doğal güzelliklerini gelecek nesillere aktarabilmektir. Bu nedenle, bu katliama karşı duran yerel halk ve çevre örgütlerinin yanında durmak, insan olmanın ve doğaya saygının gereğidir.
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.