Bazen insan, çok bekler.
Bir şeylerin düzeleceğini…
Birilerinin değişeceğini…
Kırık kalbinin yeniden atacağını umut eder.
Ama sonra…
Bir gün gelir,
İçten içe bildiği bir gerçekle yüzleşir:
Her şey, her zaman istediği gibi olmaz.
Ve her umut, yeşermez.
İşte o zaman kırılır umutlar…
Sessizce, çığlık atmadan…
Dışarıdan görünmeyen ama içeride fırtına gibi esen o anlarda,
İnsan en çok kendine susar.
Umut kırıkları, kalbin en derin yerinde birikir.
Gülümsemek zor gelir.
İleriye bakmak sisli bir yola benzer.
Ve bazen bir sabah uyanırsın,
Hiçbir şey için heyecan duymadığını fark edersin.
Ama tam da burada başlar aslında yeniden doğuş…
Çünkü umut dediğimiz şey, kırıldığında bile içinde bir parça bırakır.
O parçadan yeni bir ışık doğar.
Yavaşça… Sessizce…
İnsan kendini yeniden toplamaya başlar.
Yürümeye…
İnanmaya…
Ve bir gün yine gülümsemeye…
Kırık umutlar, sana güç katar.
Çünkü her kırık, bir hatıra taşır.
Ve her hatıra, yeniden başlamanın cesaretini…
Unutma: Umut kırılır, evet.
Ama yok olmaz.
Yeter ki sen, o en küçük parçasını bile sevebilmeyi öğren.
Kırık umutlarla da güzel şeyler yaşanır.
Çünkü en güçlü insanlar,
Parçalarını kendisi birleştirenlerdir.