Kadın hakları mücadelesi, tarihin en önemli toplumsal dönüşüm süreçlerinden birini temsil eder. Kadınların özgürlükleri, hakları ve toplumdaki eşitlik talepleri, toplumsal barış ve adaletin sağlanması açısından büyük bir öneme sahiptir. Ancak bu mücadele içinde, bireysel hak ve özgürlüklerin evlilik ve çift ilişkileri bağlamında nasıl şekillendiği konusu sıklıkla tartışma dışı kalır. Özellikle eşitlik söylemiyle yola çıkıldığı halde, bazı evliliklerde kadınların kendi hak ve özgürlükleri adına eşlerine yönelik dayatmalar ve kısıtlamalar getirdiği durumlar dikkat çekicidir.
Hak ve Eşitlik Kavramlarının Çiftler Arasındaki Dengesi
Bazı kadınlar, kendi haklarını savunurken eşlerinin bireysel özgürlüklerini görmezden gelimekte ve hatta baskı altına almayı kendine bir hak olarak görmektedir Bu tür dayatmalar, kadının evin “tanrısı” gibi davranarak eşinin yaşam tarzını kontrol etmeye çalıştığı bir dinamik yaratmakta..
Evlilik, iyi günde ve kötü günde birlikte yaşamayı taahhüt eden bir sözleşmedir. Bu sözleşmenin temelinde sevgi, saygı ve karşılıklı anlayış yer alır.
Evlilikte Riya ve Çifte Standartlar
Bazı kadınlar, sözde bireysel haklarını savunurken, eşlerinin yaşam alanını kafesten ibaret bir alan olarak tanımlayabiliyor .Kadın hakları söylemiyle kendilerini güçlendirenler, zamanla eşlerine yönelik kontrol edici baskıcıcı davranışlar sergileyerek hak ve özgürlükler konusunda dışa çok şirin bir duruş içte baskıcıcı tutumlarıyla eşlerine hayatı zehir edebiliyorlar Bu durum, kadın hakları mücadelesinin temel ilkeleriyle çelişmekte ve evlilik içindeki iletişimi kökten sarsmaktadır
Örneğin, bir erkek evinde bir iki kadeh alkol alıp eşiyle sohbet etmeyi arzularken, bu davranış şiddetli ve gürültücü bir bir yaklaşımla ret ediliyor . Bu baskılar, erkeklerin evden uzaklaşarak geceyi ofislerde geçirmesine ya da evlilikle duygusal bir kopukluk yaşamasına neden olabiliyor.
Sorunun Temeli: Bu sorunun temelinde, kadının inanılmaz kontrol etme isteği ve bunu dayatması yatmaktadır. Eşitlik, bir tarafın diğerine baskı uygulamasıyla değil, her iki tarafın da kendi tercihlerine saygı duyulmasıyla sağlanabilir. Kadın hakları mücadelesi, kadınların özgürleşmesi kadar erkeklerin de evlilikte kendilerini özgür hissetmelerini desteklemelidir.
Çözüm Önerileri
1. Empati ve İletişim: Çiftlerin, birbirlerinin tercihlerini anlamaya yönelik daha açık ve yapıcı bir iletişim geliştirmesi gereklidir.
2. Hak ve Özgürlüklerin Dengelemesi: Evlilikte her iki tarafın da özgürlüklerini ve sınırlarını koruyacak bir denge oluşturulmalıdır.
3. Toplumsal Eğitim: Kadın hakları savunusu, yalnızca kadınları güçlendirmekle sınırlı kalmamalı; evlilikte karşılıklı anlayış ve saygıyı teşvik eden bir çerçeve sunmalıdır.
El Cümle ;
Kadın hakları mücadelesinin bireysel özgürlükleri genişletmesi beklenirken, çift ilişkilerinde tek taraflı baskıların ortaya çıkması bu mücadelenin ruhuna aykırıdır. Eşitlik ve karşılıklı anlayış temelli bir evlilik, hem kadınlar hem de erkekler için sağlıklı bir ilişki dinamiği yaratacaktır. Bu nedenle, toplumsal cinsiyet eşitliği tartışmaları, yalnızca kadınların değil, tüm bireylerin haklarını kapsayıcı bir şekilde ele alınmalıdır.