Eğri oturup doğru konuşalım derler ya.. Bu yazıyı okuyorsanız gerçekte nasıl oturduğunuzun hiç bir önemi yok. Ama doğru algılamanız ve ona göre dürüstçe bir karar vermeniz çok ama çok önemli. Türkiye’de kendisini Köktendinci (radikal dinci, dini fundamentalist) diye tanımlayan bir çoğunluk var. Öyle ki bunlar iktidarı belirleyecek, onlara istediklerini yaptırabilecek kadar etkili ve güçlüler. Yasama, yürütme ve yargının içerisindeler. Bu insanlar birbirilerinden bağımsız hücreler halinde örgütleniyorlar. Her hücre farklı özellikleriyle faaliyet gösteriyor. Cinsiyet farkı olmaksızın 3 ortak davranış şekli sergiliyorlar.
1- Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığı 2- Gizli veya nadiren açık eşcinsellik 3- Pedofili
Son olarak 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan referandumda bir kez daha sahne aldılar. Yalan, hile, sahtekârlık ve düzenbazlıkta Oscar ödüllü muhteşem bir performans sergilediler. Hiç bir rahatsızlık duymadılar. Hatta cadde ve sokaklarda abartılı gösteriler yapacak kadar da mutlu oldular. İslamiyet’in kutsal kitabı Kuran-ı Kerim de dürüstlük ve doğrulukla ilgili 28 Ayet var. Birkaç tanesi şu şekilde;
(EN'AM SURESİ / 123) Böylece biz, her ülkenin önde gelenlerini -orada hileli- düzenler kursunlar diye- oranın suçlu-günahkârları kıldık Oysa onlar, hileli-düzeni ancak kendilerine kurarlar da bunun şuuruna varmazlar.
(YUSUF SURESİ / 34) Böylece Rabbi, duasını kabul etti ve onların hileli düzenlerini kendisinden uzaklaştırdı Çünkü O, işitendir, bilendir.
(TUR SURESİ / 42) Yoksa hileli-bir düzen mi kurmak istiyorlar? Fakat (asıl) 'o inkâr edenler hileli-düzene düşecek olanlardır.
SORU; Bu ülkede 17-25 Aralık olayları yaşandı. Hırsızlığın ses kayıtlarını kulaklarınızla duydunuz. Bir bakanın televizyonlarda "Bu yolsuzlukları tek başıma yapmadım." itirafını canlı olarak izlediniz. 750 Bin lira değerindeki saatin peçeteye yazılmış faturasını yasal kabul ettiniz. Çocuklara tecavüz edilirken " Bir defadan bir şey olmaz" sözüne sessiz kalarak bu suça ortak oldunuz. Cübbeli Yobazın " Çocuklarla ilişki İslamiyet’te normaldir. Adına ise bademle me denir" açıklamasına zerre kadar tepki göstermediniz. Müteahhit Cengiz’in mahrem yerinize sargı bezi, pamuk tıkarken hiç
oralı olmadınız. Ahlaktan bahsederken aynı çatı altında 3 kadınla ilişkiye girmenin normal olduğunu ve şeriatın buna izin verdiğini savundunuz. Ebeveynlerinin rızasıyla 13 yaşındaki çocuklara gelinlik giydirerek evlilik adı altında tecavüz ettiniz. Namaz kılmayana "Müslüman değil" damgasını vururken, sonrasında "Mevlana’nın "Ne Olursan Ol, Yine Gel" sözünü örnek göstererek hoşgörüden bahsedip riya yaptınız. Müslüman olup da çok önceleri ölmüş ve bedeni bozulmamış mevtaya "Suphanallah" bu insan ermiştir diyerek saygı gösterdiniz. Ama aynı durumda ki Müslüman olmayan cesetleri ibret ve ders olsun diye Allah’ın kullarına gösterdiğini ilan ederek yalan söylediniz. Diriye tecavüz ederek şeytana uyduğunuzu söylediniz. Ölüye tecavüz ederek veda hakkımızdır dediniz. Öz evlada şehvet duymanın günah sayılmayacağını ileri sürdünüz. Güneydoğuda Çözüm süreci denilen tuzakta, asker, polis şehit olurken kör kuyular kadar sessiz kaldınız. Oradaki yerli masum halkın, çocukların, bebeklerin yuvaları başlarına yıkılırken bundan mutluluk duyduğunuzu bile ifade etmekten utanmadınız. Dün küfür ederek cihat ilan ettiklerinizle bugün can, ciğer kuzu sarması dost oldunuz. Anayasa referandumunda devletin tüm imkanlarını kullanılarak diğer tarafa haksızlık ettiğine bizzat şahitlik ettiniz. Bunlar yetmedi, hile yaptınız ve hırsızlığınızın görüntülerini kayıt altına alarak sosyal medya hesaplarınızdan paylaştınız. Kanunları, yasaları hiçe saydınız.
Şimdi söyler misiniz; Bozuk olan siz misiniz ? Yoksa sizin Dininiz mi bozuk ? Bu soruya verilen karşı cevap ise şu şekilde; Bir referandum tutturmuş gidiyorsunuz. Diyelim ki haklısınız ve hile yapıldı. Ama bilmediğiniz bir hadis var. İlgili hadis şu şekilde; "Ey insanlar! Pervanenin ateşe atılması gibi sizi yalanın peşine düşmeye sevk eden şey nedir? Hâlbuki üç yer hariç yalanın her çeşidi âdemoğluna haramdır:
1) Erkeğin, rızasını sağlamak için hanımına yalanı,
2) Harpte söylenecek yalan. Çünkü harp bir hileden ibarettir.
3) İki Müslüman’ın arasında sulhu sağlamak kastıyla söylenen yalan." (Tirmizî)
Yalanı ve hileyi şarta bağlayan bir Dininiz varsa sorun yok demektir. Herkes istediği şekilde yorumlayabilir. Vicdanına uydurabilir. Örneğin;
1) Esini aldatıyorsan ve aranın bozulmasını istemiyorsan istediğin yalanı söyleyebilirsin. Zira sadece zina günahı işlemiş olursun. Nasıl olsa Allah affedendir.
2) Referandumu bir din savaşı olarak kabul edebilirsin. Bu durumda hile, sahtekarlık, düzenbazlık dahil olmak üzere her şeyi yapabilir ve her yalanı rahatlıkla söyleyebilirsin.
3) Aranızdaki sorun ne olursa olsun hatta ve hatta namus meselesi dahi olsa konuyu hukuka taşıyıp adaletin yerini bulmasına sakın çalışma. Ne gereği var ki? Mümin kardeşini geyik misali yaşat ama onları birbiriyle barışık tut.
Ben bir kez daha ısrarla soruyorum. Bozuk olan siz misiniz? Yoksa sizin Dininiz mi bozuk? Saygılarımla