Bu meseleyi Siyasi parti liderlerine duyduğunuz sempati veya antipati ile kişiselleştirmeyin. Ruhani duygularla inandığınız Tanrınızın ve onun Peygamberinin ilkeleri ile dinselleştirmeyin. Karşı cinse duyduğunuz arzu istek ve sahip olma güdüsüyle içselleştirmeyin.
Bu mesele sizin varlığınızla ilgilidir. Aklınızla alay edenlere vereceğiniz tepki ile ilgilidir. Ne olduğunuzu veya ne olmadığınızı anlamak ve ispat etmekle ilgilidir. Genlerinizi aktardığınız, aktaracağınız, sizin kanınızı taşıyan veya taşıyacak çocuklarınızın yarınları ile ilgilidir.
EVET….
Oyumun rengi "Beyaz" olabilir.
Ama sadece bu yazının sonundaki tek bir soruma cevap verebilirseniz.
**
Tarih:4 Kasım 1979
İran İslam Devrimi'nin hemen sonrasıydı. Başkent Tahran'da bulunan Amerikan Büyükelçiliği İran'ın yeni lideri Ayetullah Humeyni'ye bağlı olduğu söylenen militanlarca işgal edildi. İşgalin sebebi kimi çevrelere göre dönemin İran Başbakanı Mehdi Bezirgan ile Amerikan Ulusal Güvenlik Danışmanının birlikte çektirdikleri fotoğraftı. Amerikan elçiliğini basanların çoğunluğuysa üniversite öğrencisiydi. Bunların arasında 2 isim çok önemliydi. Mahmud Ahmedinej ve Abbas Abdi. Bu isimleri unutmayalım.
İranlı militanlar büyükelçiliği tam 444 gün boyunca işgal ettiler. 52 elçilik çalışanı bir buçuk yıl boyunca o binada esir kaldı. Amerika'nın hiçbir diplomatik girişimi başarı sağlamadı. Amerika elçilik çalışanlarını kurtarmak için askeri operasyon bile düzenledi. Ancak ABD bu başarısız operasyonda 8 askerini kaybetti.
Bu 8 askerin nasıl öldürüldükleri ise kamuoyuna hiçbir şekilde açıklanmadı. Hiçbir şekilde anlatılmadı ve hiçbir şekilde yazılmadı.
Kurtarma harekatı işgalin 186. Gününde, Pentagon ve CIA’nın birlikte yürüttüğü, Birleşik Devletlerin silah envanterine yeni giren ve ilk kez kullanılacak olan "Sikorsky UH-60 Black Hawk" tipi sessiz uçan helikopterin elçilik binası çatısına 8 Amerikan denizcisini bırakmasıyla başladı. Bu Askerler silahlarına bile davranamadan yakalandılar. Çünkü elçilik binasında bulunan militanlar bir şekilde bu baskından haberdar edilmişlerdi. Daha sonrasında esir alınan denizciler 1er saat aralıklarla teker, teker elçilik kapısına çıkartılıp kafalarına sıkılan tek kurşunla infaz edildildiler. İranlı teröristler Amerikalı esirleri 20 Ocak 1981 günü serbest bıraktı. Tarih aslında biraz manidardı. O gün Amerika’nın yeni başkanı Ronald Reagan yemin ediyor, Amerika’nın başına geçiyordu. Elçilik baskınında aktif rol üstlenen militanlardan hiçbir haber alınamadı. Kim oldukları ve bu eylemi neden yaptıkları bir türlü anlaşılamadı.
4 Ekim 2006 tarihinde yayınlanan “wikileaks” belgelerine kadar bu olay gizemini korumaya devam etti.
4 Kasım 1979 Amerikan büyük Elçiliği baskınında rol alan militanlardan aralarında Abbas Abdi ve Amerikan denizci komandolarını elçilik kapısında birer saat ara ile öldüren 3 kişinin de olduğu toplam 4 militan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğine geçmiş ve KGB ye katılmışlardı.
Sonra nemi oldu?
Bu 4 kişinin CIA nin ajanı olduğu sırf KGB nin içine sızmak için kendi Askerlerini bile öldürdükleri “wikileaks” belgeleri ile açığa çıktı.
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği bu tarihten sonra dağılma sürecine girdi.
√ 1986 yılında Sovyet lideri Mihail Sergeyeviç Gorbaçov perestroika(yeniden yapılanma) ve glasnost (açıklık) adını verdiği reform çalışmalarını başlattı. Ancak bu reform hareketi Sovyetler Birliği Komünist Partisi'nin ülkede politik üstünlüğünü kaybetmesine ve sonrasında da Sovyetler Birliğininin dağılmasına neden oldu.
√ 9 Kasım 1989 Tarihinde Almanya’yı ayıran Berlin duvarı yıkıldı.
√ Sovyetler Birliği 15 bağımsız devlete bölündü.
**
Şimdi Altın soru
Recep Tayyip Erdoğan ülkesini seven onun gelişimini isteyen bir lider olabilir. Buna hiçbir itirazımız yok. Belki de hatalı düşünen anlamsız ve manasız bir şekilde tepki veren ve kin tutan bir muhalefetimiz var. Kendisine verilecek bu sonsuz yetkileri kötüye kullanmayacağına hepimiz inandık ve ikna olduk. Oyumuzun rengini ise "Beyaz" olarak ilan ettik. Bir sonraki seçimde de hayatta kalabilirsek yine Recep Tayyip Erdoğan lehine oy kullanmaya karar verdik. 10 yıl içinde ülkemiz müreffeh ve medeni ülkeler seviyesine çıktı. Ama Anayasamıza göre 3.defa seçilme hakkı yok.
Soru şu;
Bu 10 yıl içerisinde başka bir istihbarat örgütüne sızmak düşüncesiyle kendi Askerini dahi öldürmekten kaçınmayan CIA veya MOSSAD kendi adamını satın alıp, yetiştirip ve mali güçle destekleyerek Türkiye Cumhuriyeti Başkanı yapmayı düşünemez mi?
Lütfen bu soruyu düşünerek cevaplayın. Daha sonra oyunuzun rengini belirleyin.
Ben de sizinle olacağım.
Sevgi ve Saygılarımla