Yazının başlığını okuyarak bir komedi filminden alıntı yaptığımı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. 10 gündür aralıksız çalışarak yaptığım araştırmanın trajikomik hikayesini okumak, okurken gülmek, aynı anda hüzünlenmek, sinirlenmek ve arada sırada isyan etmek istiyorsanız bilmelisiniz ki tam olarak doğru yerdesiniz. Öncelikle belirtmek istiyorum. Yazımda kişiler arasında geçen tüm telefon görüşmeleri kayıt altına alınmıştır. Gerektiğinde adli makamlarla ve dinlemek için talep eden tüm okuyucularımla paylaşılacaktır.
***
Ah ! Ayşe Durmaz Ah !
Ayşe, düşündüğünü söylediği için 9 köyden kovulan, inandığı doğruları açık açık ifade etmekten çekinmeyen bu yüzdeden "Ailem kanım, canım diyerek sığındığı 10. Köyden ‘de ‘’neden bu kadar dürüstsün ki, keşke hiç doğmasaydın’’ denilerek kovulan dünya tatlısı bir kardeşimizdir. Tüm bunlar onun, "Ruhsatlı Cin çıkarma hastanesi açılmış. Duydun mu?" sorusuyla başladı.
Konu "Cin" olunca içimdeki meraklı ve muzip cinler sabah, sabah bir sürahi suyu yüzünde hisseden öğrenci heyecanıyla bir anda uyanıverdi. Elbette ilk iş olarak bende her Türk vatandaşı gibi internet sayfalarına girip aramaya başladım. Kurumun unvanı "Manevi Şifa Merkezi" olarak geçiyor. www.manevihastane.com adresinde bir siteye sahipler. Üzerine tıkladığınızda "Türkiye’nin İlk ve Tek Büyü Bozma ve Cin Musallatı Danışmanlık merkezi" yazan bir mesajla karşılaşıyorsunuz. Mesaja 0850 532 3015 ve 0538 693 1515 numaralı telefonları iletişim bilgisi olarak eklenmiş. Yalnız ben aramanızı önermiyorum. Çünkü 0850 ile başlayan telefonu aradığınızda tahmini bekleme süreniz 12 dakika civarında ve dakikası 2 TL ücretle hizmet veriyor. Muhtemelen 24 TL tutarındaki bu telefon ücreti merakınızın ve yapılacak olan bilgilendirmenin hizmet bedeli olarak tahsil ediliyor. Kurumun Aynı unvan ile birde facebook sayfası var. CİN hastanemizin Sağlık Bakanlığı onayı var mı diye Bakanlığın 0312 585 10 00 numaralı telefonunu aradım. Adım Soyadım, Vatandaşlık numaram alındıktan sonra 184 numaralı Telefona yönlendirildim. Bu defa başka bir görevli tarafından sorulan aynı soruları bir kez daha cevapladıktan sonra konu hakkında bilgi alacağım merciinin İstanbul İl Sağlık müdürlüğü olduğu ifade edildi. 2 gün boyunca Açılıp bilgi verilmeden kapatılan telefonlar en sonunda inadımın keskin imanından usanarak beni Şube Müdürüne aktarma yolun seçti. Şube Müdürünün resmi başvuru istemesi ve cümlesini mahcup bir ses tonuyla "Umarım beni anlayabiliyorsunuzdur" diye bitirmesinden sonra istediğim cevabı da bir nevi almıştım. Bu kuruluşun Sağlık Bakanlığı tarafından yasal izinli olduğu gün gibi aşikârdı. Yine de resmi başvurumu yaptım ve halen cevap beklemekteyim.
Artık adı gecen kurumu arayabilirdim. İnandırıcı olabilmem için hasta rolü yapmalı ve tipik bir şizofreni vakasını canlandırmam gerekiyordu.
İLK GÖRÜŞME (1 Aralık 21016 saat: 09:16)
-- (T.S) Hocam Selâmün Aleyküm. Ben Çanakkale’den arıyorum. Adım T.S
-- (K.H) ve aleykümü's-selam ve rahmetullah. Ben K. Hoca buyur din kardeşim.
-- (T.S) Hocam ben çok çaresizim. Bir arkadaşım var. Bana kötü şeyler yap diyiyor. Benden başka hiç kimseye görünmüyor. Bak şimdide benden telefonu kapatmamı istiyor. (Bu arada ben git başımdan kapatmayacağım diyerek kendi kendime söyleniyorum.)
-- (K.H) Ne zamandır arkadaşsınız bu varlıkla
-- (T.S) 10 yıl oldu. Önceleri çok iyiydi. Ama son iki yıldır azdı bu şerefsiz. Bana balkondan atla yada birini at diye akıl veriyor. Hastanenize gelmek istiyorum. Tek umudum sizsiniz. Bana yardım ederimsiniz.
-- (K.H) Önce sorular soracağım. Hocamla konuşup sana bilgi vereceğim. Bana Anne adını, Doğum tarihini ver. Saat 16:00 dan sonra beni bu numaradan tekrar ara.
-- (T.S) Hay Allah razı olsun hocam. Anne Adım F........ Doğum tarihim ..../.../19..... İyi olacağım değil mi hocam. Eşim bana deli diyerek gülüyor. Ben ve arkadaşım bu duruma çok sinir oluyoruz.
--(K.H) Allah’ın izniyle kurtulacaksın kardeşim.
İKİNCİ GÖRÜŞME (1 Aralık 2016 saat:16:41)
-- (T.S) Hocam Selâmün Aleyküm. Sabah aramıştım. Ben Temel Çanakkale’den. Acaba hocamdan bir cevap alabildiniz mi ?
--(K.H) Evet abi. Müsait misiniz.
--(T.S) Nedir hocam. Müsaittim buyurun.
--(K.H) İzah edeyim ben size abi. 29 sene önce kaza gibi bir olaydan sonra çarpılmışsınız.
--(T.S) Doğrudur hocam. 29 yıl önce başımdan bir olay geçti ama kaza değildi.
--(K.H) Bir olay dedi hocam zaten. Korktuğunuz bir olaydan sonra çarpılmışsınız. Bu yüzden cinler size musallat olmuşlar. 16 sene önce bir üzüntü yaşamışsınız. Bu seferde sizi sahiplenmişler. 11 yıl öncede bir ailevi sorunla iç musallata dönüşmüş. Alem sahiplenmesi olmuş. 9 sene öncede bu sahiplenme açığa çıkmış.
--(T.S) Peki ne yapabilirim. Allah rızası için yardım edin hocam.
--(K.H) Şimdi şu var abi. Ruhen temizlik yapılacak. Yalnız bunun için hocam sizden 400 TL bir ücret talep ediyor.
--(T.S) Hocam para falan önemli değil. Ben sağlığıma kavuşayım o bana yeter. Nasıl olacak. Ne yapmam gerekiyor. Ben mi geleyim. Parayı havalemi yapayım.
--(K.H) Yok abi gelmenize gerek yok. Yurtdışından ve Türkiye’den Allah’ın izniyle bu şekilde şifayı bulan çok var. Yanınızda kalem kâğıt var mı. Hocamın malzemecisinin hesap numarasını veriyorum. T. İs Banka ................ Numaralı hesaba 400 TL yatırarak beni arayacaksınız. Bende kontrol ettikten sonra hocama haber vereceğim. 2 saat içinde malzemeler tedarik edilerek temizliğe başlanacak. Temizlik 4-5 veya 7 gün sürer. 5. Gün eğer müsait olursa hocam sizi telefonla arar son temizliği bizzat kendisi yapar. Sizde Allah’ın izniyle kurtulursunuz.
Telefonu kapattığımda bu konuşmalara şahit olan oğlumun Recep İvedik filminin ‘’CİN’’ sahnesinde seslendirilen mezdekenin "Dil esvuayyini murra(murra) İl esvuayyeni murra(murra)" şarkısını yüksek sesle dinletmesi ruhumu incitse de bunun bir vatandaşlık görevi olduğunu kendisine hatırlatıp teselli bulmam gerçekte beni bile tatmin etmemişti. 2016 Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyetinde yaşanan bu trajikomik olay hepimizin utancı, yüz karasıdır. Biliyorum ki hiçbir yetkili bu konunun üzerine gitmeyecek, gidemeyecektir.
Türkiye Cumhuriyetini bu hale getiren siyasiler. Onlara prim tanıyan seçmenler. Din taciri yobazlar. Görevini yerine getirmekten korkan, çekinen bürokratlar. Makamınız, unvanınız, mesleğiniz, eğitiminiz her ne olursa olsun. Sizlere sesleniyorum.
"Cehenneme kadar yolunuz var. Yerin dibine girin. " Çünkü eninde sonunda gideceğiniz yer tam olarak orası olacaktır.
Bu araştırmada benden manevi desteklerini esirgemeyen Cavit Kınalı, Şeyda Özer ve Aynur Kargıya teşekkürlerimi gönderiyorum.
Esen Kalın. Mustafa Kemal Atatürk’le kalın.