Çanakkale Haber

Temel SAĞIROĞLU
Köşe Yazarı
Temel SAĞIROĞLU
 

YAZMAYI VE ATMAYI SEVEN BİR MILLETİZ

Kesik Nikola ismini duydunuz mu ? Nikola eski İstanbul kabadayılarından. 1884 yılında İstanbul'da dünyaya geldi. İlk haracını kendi öz babasının en yakın dostundan aldı. Nikola kendisini jiletle yaralamak ve sonrada zaptiyelere mağdur olmuş vatandaş edasıyla şikayette bulunmak gibi tuhaf bir alışkanlığa sahipti. Zamanla jilet atmakta ustalaştı. Mert biri değildi. Kabadayılığın raconuna aykırı bir şekilde korkaktı. Önüne geleni tehdit eder, eğer karşılık görürse de sessizce ortadan kaybolurdu. Bu çirkefliği ile gariban ve zavallı Zindan kapı hamallarını haraca bağladı. Artık "Unkapanı'nın korkak kabadayısıdır. Bir gün kavga sırasında yüzünden yaralanır ve bu yara sol yanağından gözüne kadar bir bıçak izi bırakır. Bundan sonra adı 'Kesik Nikola olarak anılır. 1922'de İstanbul'da adını yeni duyurmaya başlayan Laz Hüseyin tarafından Şık Manol'un kumarhanesinde öldürülmesiyle, İstanbul sokakları ve zindan kapının gariban hamalları rahat bir nefes alır. Bu kısa anekdotun amacı nedir ? diye bir soru sorarsanız; Aslında bir amacı yok. Sadece günümüzde yaşayan bazı kişilikler bana Kesik Nikola’yı anımsatıyorlar. Paylaşmak istedim. Ama sizlere kimi anımsatır? İşte onu bilemem. **** Yazmayı seven bir milletiz. Her türlüsünü yazarız. Sevdiğimizin baş harflerini ağaçlara, Borçlarımızı küçük not kağıtlarına, Alacaklarımızı takvim yaprağına, Sapkınlıklarımızı WC duvarlarına Umutlarımızı şans oyunu kuponlarına, Aşkımızı kokulu kağıtlara, Coşkumuzu dağlara, taşlara, Otomobillerin arkasına, Banklarının üzerine, Kireçli beyaz duvarlara, ,Gazetelere, İnternet sitelerine yazarız. Çünkü yazmayı severiz. **** Atmayı da severiz. Büyük ya da küçük fark etmez. Çok sık kullandığımız bir cümle. “Ben Hakkımı Yedirmem” arkadaş. Yedirirsin; Yedirirsin canım kardeşim. Yemeyenin hakkını yerler. Yedirtmezsen yedirirler. Hangi haksızlığa isyan ettin’ ki. Ekmeğin ve emeğinin çalınırken, Kamu arazilerin birileri tarafından kullanılırken, Sana tahsis edilen paralar müteahhitleri zengin ederken ve zengin olan o müteahhitler gözünün içine bakarak mahrem yerine küfrederken. Ödeyemediğin Faturalar yüzünden elektriğin telefonun suyun kesilirken, Çocuğuna istediği oyuncağı alamadığında uyumasını bekleyip kendi yuvana bir hırsız gibi girerken, Emekli maaş kuyruğunda 3 kuruş promosyon almak için beklerken, Yedirirsin be Aslanım İtiraf edemiyorsan yiğitliğine yediremediğin içindir. **** Hizmet etmeyi de severiz. “Hizmet için geldim” Yesinler hizmetini. Sen bize hizmete devam et; Bak biz sana ne hizmetçiler tahsis ederiz. Bizler bir yüzüğün büyüsüyle efendisine saraylar yapmış ve ona tapınmış bir nesiliz. Eşeğe: "Sıpan oldu" demişler, "Sırtımdan yükümü alacak değil ya, önümden yemimi alacak demiş. Enerji şirketleri Elektrik hizmeti veriyor. Avrupa'nın en pahalı enerjisini kullanıyoruz. Kayıp kaçak bedeli diye rüşvet ödüyoruz. Sonrada yanmayan sokak lambaları altında pimi çekilen bir bombanın sadece 1 saat konuşulan maktulleri oluyoruz. Türk Telekom Telefon ve İnternet hizmeti veriyor. Konuşmadığımız paraya bile Özel İletişim vergisi ödüyoruz. İnternet bizim isteğimize göre değil, iktidardakilerin istediğine göre hareket ediyor. Bankalar Kredi ve Kredi Kartı Hizmeti veriyor. 12 Milyon insan hakkında 41 Milyon icra dosyası var. Her gün bir kaçımız enseyi fazla incitmeyecek bir ip bularak yüksekçe bir yerlere çıkıyoruz. Velhasıl; Yazmayı, atmayı ve hizmeti seven bir milletiz. Öyleyse, ”durmak yok yazmaya devam.” Sevgi ve Saygılarımla
Ekleme Tarihi: 23 Mart 2017 - Perşembe
Temel SAĞIROĞLU

YAZMAYI VE ATMAYI SEVEN BİR MILLETİZ

Kesik Nikola ismini duydunuz mu ? Nikola eski İstanbul kabadayılarından. 1884 yılında İstanbul'da dünyaya geldi. İlk haracını kendi öz babasının en yakın dostundan aldı. Nikola kendisini jiletle yaralamak ve sonrada zaptiyelere mağdur olmuş vatandaş edasıyla şikayette bulunmak gibi tuhaf bir alışkanlığa sahipti. Zamanla jilet atmakta ustalaştı. Mert biri değildi. Kabadayılığın raconuna aykırı bir şekilde korkaktı. Önüne geleni tehdit eder, eğer karşılık görürse de sessizce ortadan kaybolurdu. Bu çirkefliği ile gariban ve zavallı Zindan kapı hamallarını haraca bağladı. Artık "Unkapanı'nın korkak kabadayısıdır. Bir gün kavga sırasında yüzünden yaralanır ve bu yara sol yanağından gözüne kadar bir bıçak izi bırakır. Bundan sonra adı 'Kesik Nikola olarak anılır. 1922'de İstanbul'da adını yeni duyurmaya başlayan Laz Hüseyin tarafından Şık Manol'un kumarhanesinde öldürülmesiyle, İstanbul sokakları ve zindan kapının gariban hamalları rahat bir nefes alır. Bu kısa anekdotun amacı nedir ? diye bir soru sorarsanız; Aslında bir amacı yok. Sadece günümüzde yaşayan bazı kişilikler bana Kesik Nikola’yı anımsatıyorlar. Paylaşmak istedim. Ama sizlere kimi anımsatır? İşte onu bilemem. ****

Yazmayı seven bir milletiz. Her türlüsünü yazarız. Sevdiğimizin baş harflerini ağaçlara, Borçlarımızı küçük not kağıtlarına, Alacaklarımızı takvim yaprağına, Sapkınlıklarımızı WC duvarlarına Umutlarımızı şans oyunu kuponlarına, Aşkımızı kokulu kağıtlara, Coşkumuzu dağlara, taşlara, Otomobillerin arkasına, Banklarının üzerine, Kireçli beyaz duvarlara, ,Gazetelere, İnternet sitelerine yazarız.

Çünkü yazmayı severiz. ****

Atmayı da severiz. Büyük ya da küçük fark etmez. Çok sık kullandığımız bir cümle. “Ben Hakkımı Yedirmem” arkadaş. Yedirirsin; Yedirirsin canım kardeşim. Yemeyenin hakkını yerler. Yedirtmezsen yedirirler.

Hangi haksızlığa isyan ettin’ ki. Ekmeğin ve emeğinin çalınırken, Kamu arazilerin birileri tarafından kullanılırken, Sana tahsis edilen paralar müteahhitleri zengin ederken ve zengin olan o müteahhitler gözünün içine bakarak mahrem yerine küfrederken. Ödeyemediğin Faturalar yüzünden elektriğin telefonun suyun kesilirken, Çocuğuna istediği oyuncağı alamadığında uyumasını bekleyip kendi yuvana bir hırsız gibi girerken, Emekli maaş kuyruğunda 3 kuruş promosyon almak için beklerken, Yedirirsin be Aslanım İtiraf edemiyorsan yiğitliğine yediremediğin içindir. **** Hizmet etmeyi de severiz. “Hizmet için geldim” Yesinler hizmetini. Sen bize hizmete devam et; Bak biz sana ne hizmetçiler tahsis ederiz. Bizler bir yüzüğün büyüsüyle efendisine saraylar yapmış ve ona tapınmış bir nesiliz. Eşeğe: "Sıpan oldu" demişler, "Sırtımdan yükümü alacak değil ya, önümden yemimi alacak demiş. Enerji şirketleri Elektrik hizmeti veriyor. Avrupa'nın en pahalı enerjisini kullanıyoruz. Kayıp kaçak bedeli diye rüşvet ödüyoruz. Sonrada yanmayan sokak lambaları altında pimi çekilen bir bombanın sadece 1 saat konuşulan maktulleri oluyoruz. Türk Telekom Telefon ve İnternet hizmeti veriyor. Konuşmadığımız paraya bile Özel İletişim vergisi ödüyoruz. İnternet bizim isteğimize göre değil, iktidardakilerin istediğine göre hareket ediyor. Bankalar Kredi ve Kredi Kartı Hizmeti veriyor. 12 Milyon insan hakkında 41 Milyon icra dosyası var. Her gün bir kaçımız enseyi fazla incitmeyecek bir ip bularak yüksekçe bir yerlere çıkıyoruz.

Velhasıl; Yazmayı, atmayı ve hizmeti seven bir milletiz. Öyleyse, ”durmak yok yazmaya devam.”

Sevgi ve Saygılarımla

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

11
Mayıs
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.