KATAR; IMF ve Dünya Bankası verilerine göre kişi başına düşen milli gelirin yaklaşık 130 bin dolar olduğu dünyanın an zengin ülkesi. İşsizlik oranı 0/00,1 (binde bir), eğitim ve sağlık hizmetleri ücretsiz veriliyor! KATARAKT; Göz bebeğinin arkasında bulunan ve görmeyi sağlayan doğal göz merceğinin saydamlığını kaybederek matlaşmasıdır. Başka bir deyişle görüşün, buğulanmış bir camın arkasından bakıyormuşçasına bozulmasıdır. Katar denen bu yapay ülke “terör örgütlerine destek verdiği” gerekçesiyle ve ABD’nin yönlendirmesiyle çevresindeki Arap ülkeleri tarafından ablukaya alındı. Dünya ile ulaşımı büyük ölçüde koptu. (Katar olayının gerçeği şudur: Dünyanın en büyük silahlı gücü olan ABD, 11/9/2001 de El-Kaide saldırısı sonucu yıkılan İkiz Kuleler için, El-Kaide’ye sahip çıkamayan(!) Arap ülkelerinden tam tamına 3 Trilyon Dolar haraç istemektedir. Suudiler ve diğerleri 1,5 Trilyon Dolar vermeyi kabul ettiler. Katar ise bu haracı vermeyeceğini söyleyince başına bu olay geldi. Katar Emiri ya bu haracı verecek ya da ABD bu haracı ödeyecek başka bir Arap aşiretini Katar’ın başına getirecek. ABD belli zamanlarda bunu hep yapar. Karşılığında ise hem bunların güvenliklerini sağlar hem de Arapların uluslararası piyasalarda tefecilik yapmasına göz yumar. Dünya bunu bilir ve bu haraç olayına karışmaz. Bizdeki geri zekâlı Bademler hariç!) Dünyanın en zengin ülkesi KATAR iki gün içinde aç kaldı! Ekmek bitti, dolar yiyelim dediler, doların karın doyurmadığını gördüler! Su bitti, petrol içelim dediler, tabii ki içemediler! Türkiye ve İran yardım etmese, kulaklarından dolar fışkıran Katarlılar açtı! Katar, tarım ürünü ekecek, kendini doyuracak ürünü alacak toprağa sahip olmadığından bu hale düştü… Ya Türkiye? Günün birinde Katar’ın uğradığı ambargo benzeri başımıza gelse biz ne yapabiliriz? 80 milyon nüfusu nasıl doyuracağız? Bir an için çoğu yabancılara satılmış olan süpermarketlerin raflarının boşaldığını, fırınların ekmek yapamadıklarını düşünür müsünüz? Anne ve babalar çocuklarını ne ile besleyecekler? Kimsenin inkâr edemeyeceği Türkiye gerçeği şudur; Türkiye, 2000’li yıllara gelinceye kadar, dünyada tarımda kendi kendine yeten 7 ülkeden biri idi! Emperyalist devletlerin oyuncağı olan AKP, sanayide nasıl üretim yerine ithalatı teşvik ettiyse, tarımda da yanlış politikalarla çiftçiyi-köylüyü ekemez, üretemez hale getirdi! Halbuki Türkiye, coğrafya ve iklim bakımından çok elverişli konumda bulunan, çeşitlilik gösteren ekolojik bölgelere sahiptir. Bitki çeşitliliğimiz çok zengindir. Türkiye, dünyadaki 27 buğday türünden 20’sine sahiptir. Bugün en yakınınızdaki köye gidin, ülkemizi besleyen çiftçilerimizle köylülerimizle konuşun, nasıl perişan edildiklerini lütfen görün! Köyde yaşayan, tarımla geçinen insanlarımızın büyük çoğunluğunun borçlu ve icralık olduğunu köy muhtarlıklarındaki yüzlerce icra takip emirlerinden kendiniz görebilirsiniz. Sizlerle 15 yılda AKP’nin tarımda yaptığı yıkım rakamlarından bazılarını paylaşmak isterim; - 1991-2002 arasındaki 12 yılda 714 bin hektar arazi sulamaya açılmıştır. 2003-2014 arasındaki 12 yılda 595 bin hektar arazi sulamaya açılmıştır! -1988-89 yılında nüfusumuz; 53 milyon. Buğday rekoltemiz 22 milyon ton. 2015-16 yılında nüfusumuz; 79 milyon. Buğday rekoltemiz 22,6 milyon ton! -AKP döneminde 11 milyar dolarlık tarımsal hammadde İHRAÇ ettik, 66 milyar dolarlık İTHALAT yaptık! -AKP döneminde 14 yılda (Yağlı tohum ve türevleri için) 36 milyar dolarlık İTHALAT yaptık. -AKP döneminde 14 yılda (Hububat ürünleri için) 17,5 milyar dolar ödedik. -2002 yılında 721 bin hektar pamuk ekiyorduk. 2015 yılında bu rakam 434 bin hektara düştü. AKP döneminde 17 milyar dolarlık pamuk İTHAL ettik. -AKP döneminde bakliyat ürünleri için 3 milyar dolarlık İTHALAT yaptık. Bu paralar, Türk Köylü ve Çiftçisinden esirgenip, yabancılara verilen paralardır. Gelelim yazının başlığına; Katar’ın iki günde açlıkla karşı karşıya kalması bizim için çok ciddi bir uyarı olmalıdır. Katarakt’a gelince, yıllar boyunca AKP tarafından açlığa-yoksulluğa itildiği halde hala AKP’ye oy verenler var ya! İşte onların gözlerinde mutlaka katarakt vardır. Kendi menfaatlerini dahi göremeyecek kadar körleşmişler… Not: Sayın Orhan Sarıbal’a teşekkür ederim. Çalışmasından yararlandım. Sağlık ve başarı dileklerimle 13 Haziran 2017 Rifat Serdaroğlu