Olay Amerika Birleşik Devletlerinin New York şehrinde yaşanıyor. Şık ve pahalı giysiler giyinmiş olan Frank Abagnale sekreteri ile birlikte limuzininden inerek mücevher satan şirkettin kapısından içeri girer. Müşterinin son derece kaymaklı olduğunu düşünen şirket yetkilileri tarafından olağanüstü bir şekilde karşılanır.
- ‘’Merhaba ismim Frank Abagnale. Evlilik yıldönümümüz için eşime kıymetli bir hediye satın almak istiyorum. Ama en güzeli olsun. Fiyatının önemi yok.’’ der.
-Şirket çalışanları alarma geçerek Frank’a mücevher beğendirmek için ne gerekirse yaparlar. Sonunda badem büyüklüğünde bir elmasa sahip kolyenin eşi için en güzel hediye olabileceği konusunda Frank’ı ikna etmeyi başarırlar. Kolyenin değeri 1 Milyon 280 Bin Dolardır. Frank sekreterinden arabadaki çantasını getirmesini rica eder. Biraz sonra şoförü, koruması ve sekreteri çantayla birlikte geri dönerler. Frank çantayı açar ve 600 Bin Doları masanın üzerine koyduktan sonra;
- ‘’680 bin dolar içinde çek yazacağım’’ der.
-Amerika’nın en büyük bankasına ait çek defterini cebinden çıkarır. ‘’Hamiline’’ yazarak imzaladığı 680 Bin dolar tutarındaki çek yaprağını şirket yetkilisine uzatır. Günlerden Cuma olduğu için şirket pazartesi günü hesaplarına geçilmek üzere çeki muhasebe bölümüne teslim eder. Müşterinin hiç itiraz etmeden satın aldığı bu kolye şirkete bir anda 280 Bin dolar ekstradan kâr sağlamıştır. Bu gibi durumlarda personelin şirket tarafından ödüllendirilmesi değişmeyen bir gelenektir. Ödül ise New York’un en ünlü restoranlarından biri olan Tree Bistro da verilen bir yemektir. Ertesi gün öğle yemeğinde tüm şirket çalışanları eşleri ve çocukları ile birlikte restoranda buluşurlar. Ama aynı gün restoran da ödüllendirilen rakip firma çalışanları da vardır. Şirket patronları yan yana oturur ve sohbet etmeye başlarlar.
- Dostum Antony, çalışanlarım dün akşamüzeri çok kârlı bir satış yaptılar. Müşteriyi ikna ederek elmas bir kolye sattılar. Fazladan 280 Bin Dolar kazancım oldu. Bende geleneklerimiz gereği onları motive temek amacıyla bu daveti düzenledim.
- Öylemi? Ne tesadüf. Bizde dün akşamüzeri gelen bir müşterinin satmak istediği 1 Milyon dolar değerindeki bir kolyeyi 700 Bin dolara satın aldık. Bu alış verişten 300 Dolar Kâr sağladık.
-Sonrası malum. Davet bir anda karmaşaya dönüşür. Frank 600 Bin dolar nakit ödeyerek satın almış olduğu kolyeyi diğer şirkete 700 Bin dolara satmış bu alışverişten 100 Bin Dolar kazanç sağlamıştır. Tabi ki bu durumda vermiş olduğu çek sahte veya karşılıksızdır. Hemen polis aranır. Her iki şirkette Franktan davacı olur.
Kamera kayıtları izlenir. Frank teşhis edilir. Evine baskın yapılır ve Frank gözaltına alınır. Cumartesi ve Pazar nezarette kalır. Pazartesi yargıcın karşısına çıkarılır. Daha önceden de dolandırıcılıktan sabıkası bulunan Frank hemen tutuklanır ve 30 gün sonra yargılanmak üzere hapse gönderilir. Frank kendisine devlet tarafından atanacak olan avukatı kabul etmez. Kendi savunmasını ise kendisinin yapacağını beyan eder. 30 Gün sonunda yargıcın karşısına çıkarılır. Jürinin karşısına geçer ve anlatmaya başlar.
- Sayın Jüri Üyeleri. Amerika birleşik Devletleri demokrasi ile yönetilen özgürlükler ülkesi değil midir? Ben eski bir sabıkalıyım. Ama işlediğim suçun cezasını çektim.
-Davanın savcısı Frank sözünü bitirmeden müdahale eder.
- Sayın yargıç İtiraz ediyorum. Sanık eski suçlarından değil son işlediği suçtan yargılanmaktadır.
-Frank’ın beklediği tam olarak budur. Yargıca ve jüri üyelerine dönerek:
- Sayın yargıç ve jüri üyeleri bu konu dava ile ilgili değil davanın tam kendisidir. İzin verirseniz sizlere bir sorum olacak. ‘’Suçu sadece eşine hediye almak ve onu başka birine satmak olan masum bir insanı tüm Amerika’ya dolandırıcı olarak tanıtmanın ve hapsetmenin Amerikan adaletindeki karşılığı nedir?
-Yargıç sinirlenmiş ve Frank’a:
- Bunun davamızla bir ilgisi yok. Lütfen savunmanızı iddia edilen son eyleminiz üzerinden yapın. Ama ben yine de sorunuza cevap vereyim. Hukuk sistemi ve Sorumlalar da dahil olmak üzere herkes maddi ve manevi tazminat ödemeye mahkum kılınırlar.
Frank bu cevabı aldıktan sonra anlatmaya başlar.
- Olay günü saat 16:00 civarında bu kolyeyi satın aldım. Evime giderken eşimin bu kolyeyi sevmeyeceğini düşündüm. Çünkü geçen yılda buna benzer bir kolye almıştım. Karım bunu hiç takmamıştı. Değerinin çok çok altında satmak zorunda kalmıştım. Kolyeyi geri dönerek iade etmeyi düşündüm ama saat 16:50 olmuştu. Yetişmem imkânsızdı. Biricik Karımı mutlu etmek adına tüm zararı göze alarak yolumuzun üstünde bulunan Mücevher şirketine satmaya karar verdim. Yeni bir hediye alarak kendisine götürdüm. Şirket için yazdığım çekin karşılığı bankadaki hesaplarım da mevcuttur. Hesap özetlerini mahkemenize sunuyorum.
-Mahkeme salonu bir anda buz kesmişti. Şirket çekin karşılığı olup olmadığına dahi bakmamış, ilk tutuklama kararını veren yargıç ise Dolandırıcılıktan sabıkası olan Frank’ın bankadaki hesaplarının araştırılmasına dahi gerek görmeden Frank’ı tutuklu yargılanmak üzere hapse göndermişti.
Dava Frank Abagnale nin beraatı ile sonuçlandı. Frank Amerikan adaleti ve şirket yetkilileri hakkında toplam 3 milyon Dolarlık tazminat davası açtı ve davayı kazandı.
Kesin olan, Frank Abagnale bir dolandırıcıydı. Bir defa daha dolandırıcılık yapmıştı. Son işinden 3 milyon Dolar yasal para kazanmıştı. Ama her şey kitabına uygun olduğu için hiç kimse aksini ispat edemiyordu.
1 Milyon dolarlık kolyeyi değerinden daha büyük bir bedelle satmak isteyen şirket zarardaydı.
Aynı kolyeyi değerinin neredeyse yarısına kapatmak isteyen şirket zarardaydı.
En önemlisi ise Amerikan hukuk sistemi hem zararda hem de çaresiz durumdaydı.
Dolandırıcıyı dolandırmak etik midir yoksa değilimdir bu konuda ikilem içindeyim. Mantığım her ikisini de reddetmesine rağmen duygularım dolandırıcıları dolandırana daha sıcak bakmakta.
Bizde ise bu Franklardan çok fazla var.
Köprü satıyorlar. Yol satıyorlar.
Uçak, Helikopter, Tank, Füze, Araba satıyorlar.
Kuranı, ayeti, hadisi satıyorlar.
Uçaklar henüz yere inmedi. Tank ve toplar ise bir türlü ateş almadı.
Deist ve ateist oranında patlama yaşanınca, dinden eser bile kalmadı.
Bizler Akıllanmıyoruz. Akıllanmak için bir çaba da göstermiyoruz. Hayal satın alıp karşılığında evlatlarımızın ve torunlarımızın geleceğini veriyoruz.
Biz mi yoksa onlar mı daha suçlu karar veremiyorum.
Ne diyelim fıtratın da var.
Sevgiyle kalın