Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devleti DEĞİLDİR…
Bu sözü kim söylüyor? Bu sözü, 2008/2 Karar Sayısı ve 30.7.2008 Tarihli “AKP, lâiklik karşıtı eylemlerin odağı olmuştur” kararıyla Anayasa Mahkemesi söylemiştir. Bu karar halen yürürlüktedir ve AKP’nin “Anayasamızın lâiklik ilkesini ihlal etmiş SABIKALI bir parti” olduğunun kanıtıdır. AKP, 2008 yılından bu yana odak haline geldiği “lâiklik karşıtı eylemlerine” daha büyük bir pervasızlıkla devam etmektedir. Bunları önümüzdeki günlerde yazıp, tarihe not düşmeye devam edeceğiz!
Daha önce Erdoğan’ın “Demokrat” bir düşünceye sahip olmadığını, “biat kültürüne” inandığını, bu inancını da ülkenin ve partisinin yönetiminde uyguladığını yazmıştım. Gün geçmiyor ki, Erdoğan beyanatlarıyla bizi doğrulamasın…
Gazeteci, Erdoğan’a; “İstifası istenen Belediye Başkanları buna yanaşmazlar ve direnirlerse ne olur” diye soruyor? Cumhurbaşkanı anında yanıt veriyor, “Ben öyle bir yola tevessül etmelerini düşünemem, düşünmek de istemem. Çünkü onun neticesi ağır olur…”
Türkiye, demokratik bir hukuk devleti olsa Belediye Başkanlarına “İstifa et, yoksa sonucu ağır olur” tehdidi-baskısı asla yapılamazdı! Çünkü böyle bir ilkel yöntem Türk Mevzuatında yoktur. Bu yöntemler ya dikta yönetimlerinde ya da mafya tipi organize suç örgütlerinde olur. Ve cümlenin sonu en hafifinden şöyle biter; “İstifa etmezsen, sağlam ayağı başkasında görürsün, topuğundan vurdururum seni!”
Demokratik bir Hukuk Devletinde, Demokrasiye inanan bir Cumhurbaşkanı veya Parti Genel Başkanı ise şu şekilde davranırdı; -Belediye Başkanının yolsuzluk-hırsızlık-terör örgütü üyeliği-görevi kötüye kullanma gibi benzeri suçlarla ilgili olduğunu kesin delillerle bilen yönetici, elindeki delilleri Cumhuriyet Savcılığına iletirdi. -Savunma hakkı “kutsal” olduğundan kişiye savunma hakkı tanırdı.
-Suçladığı kişinin partisi ile ilişkisinin kesilmesi için disiplin kurulunu çalıştırırdı. -İçişleri Bakanına talimat verir, elindeki delillere göre kişiyi görevden aldırırdı…
“İstifa edersen, suçlarını kapatırım” anlamına gelebilecek şekilde davranmazdı!
Değerli Okurlar; Melih Gökçek gibi biri dahi, hukuka uygun bir muameleyi hak eder. Hukuk Devletinin gereği budur! Gökçek’in davranışına gelince; Türkiye’de Gökçek gibi; Kişiler hakkında bilgi-belge biriktiren, siyasi gücünü insanları ezmek ve zenginleşmek için rahatlıkla kullanabilen, insanlara kara çalmaktan çekinmeyen bir kişi daha var! Birbirlerini aratmazlar! Gökçek istifa etse de görevden alınsa da önümüzdeki günlerde epey gürültü kopartacak! O yapamazsa çocukları yapar!
Yazıyı Erdoğan’ın çok kullandığı bir sözle bitirelim; “Men dakka, dukka”
Sağlık ve başarı dileklerimle 21 Ekim 2017 Rifat Serdaroğlu