Büyük devlet olabilmek için büyük devlet adamlarına sahip olmak ve o devlet adamlarının da sadece ve sadece temsil ettikleri devletin yararına çalışmaları, alın teri dökmeleri; Türk'ün kurtarıcısı Mustafa Kemal Atatürk'ün de Türk Gençliğine Hitabında belirttiği gibi kendi şahsi çıkarlarını diğer devletlerin emperyalist istekleri ile birleştirip gizli ve kirli ilişkiler içinde olmamaları gerekiyor.
Şimdi Haydut Devlet Amerika'nın has oğlanları olan PYD/YPG haklı olarak hükümet tarafından suçlanıyor. Peki bu has oğlanlar dün neden "özgürlük savaşçısı" olarak görülüyordu? Bunlar o zamanda ABD'nin has oğlanlarıydı. Hatta bu has oğlanları ABD kucağından sonra daha sıcağı soğumadan o kadar has kucağa aldı ki AKP hükümeti, onları 2014 yılının 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda adeta bir bayram havası içinde bizim içimiz kan ağlarken ağırladı, besledi, korudu ve şimdi ihanetle suçladığı topraklara kendi eli ile yerleştirdi.
Tabi ki bu o zaman ABD ile birlikte yapılan bir işbirliğinin bir projenin uygulanışıydı. Bunun böyle olduğunu dünya alem biliyordu. Haydut Devlet Amerika ile aramızdan su sızmıyordu. Ne de olsa proje ortağıydık. Ne mutluydu bize!
Esasında bu has oğlanlar kucağımızda patlayacak bir bombaydı. Büyük devlet adamlarımız ne yazık ki bunu göremedi ya da gördü de proje gereği öyle olması, bize böyle yutturulması gerekiyordu. Ne de olsa kurtulma bahanesi de hazırdı: "Kandırıldık!" Akan sular dururdu bu bahaneyi söyleyince.
Bomba şimdi kucağımızda patladı, patlayacak. Höykürüyoruz sadece: "Topunuz gelin!" Tamam da pimi Haydut Devlet Amerika'nın elinde olan bu bombayı kucağınıza neden aldınız? Göremediniz mi? Sizin körlüğünüz ya da kör numarası yapmanız nedeni ile biz neden ölüyoruz? Yanlışlarınızın ya da ihanetlerinizin bedelini biz beden ödüyoruz? Siz ne zaman öldünüz? Ne zaman bedel ödediniz?
Dingonun Ahırı mı burası? İstediğiniz gibi at oynatacaksınız. Kimse sizden hesap soramayacak. Hep aldatılacaksınız. Bop'tan oyunda hile ile yenileceksiniz. Masa darmadağın. Hesap dağ gibi. Kalkıp gideceksiniz yeni oyun için yeni masalara oturacaksınız. Arkanızdan hesabı biz ödeyeceğiz.
Madem "Artık yutmuyoruz!" şu Haydut Devlet Amerika'ya bir ders verelim hem de pisliklerinden kurtulalım. Şu üsleri bir kapatın bakalım. Hiç dile getirmiyorsunuz, bağırıyorsunuz: "Topunuz gelin!"
Hadi "Topunuz gidin!" deyin bakalım.
Hem sonra kıçımızın kenarında kıçı pislik içinde olan Yunanistan adalarımıza el koyarken kuzu gibi sesiniz çıkmıyor, o pis kıça bir tekme vurmuyorsunuz da yüz tane kirli kıçın tokuştuğu Suriye de şahin kesiliyorsunuz? Sahi bu ne bop'tan iştir? Sakın yeni bir oyuna oturuyor olmayasınız!
Bakınız dünyayı acıya ve kana bulayan Haydut Devlet Amerika'nın Kolifornia Valisi Hiram Johnson ta 1917'de ne diyor:
"Savaş önce gerçeği kurban eder..."
Onlar bu kirli işin ustası. Onlardan iyi mi bileceğiz!
Evet siz gerçeği kurban ettiniz!
Büyük hukukçunuz, Anayasa profesörü Burhan Kuzu bakın ne diyor:
Mustafa Kemal Atatürk'ün "Yurtta sulh cihanda sulh" sözü için, "Çok güzel söz, al duvara as dua et ama bir anlamı yok"
Evet. Siz Türk'ün kurtarıcısı Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün ilkelerini de yok edip devletin çivisini çıkarttınız. Artık o çiviyi yerine sokmaya çalışsanız da sokamazsınız.
Pirinizin de itiraf edip söylediği gibi "At izi it izine karıştı"
Berbat ettiniz.