Çanakkale Haber

Güneşin en son battığı yer Gökçeada...

YEREL (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 30.05.2018 - 11:22, Güncelleme: 30.05.2018 - 11:22 4853+ kez okundu.
 

Güneşin en son battığı yer Gökçeada...

Cittaslow yani ‘Sakin Şehir’ unvanlı tek ada, Prohelen, Yunan, Ceneviz, Bizans ve Osmanlı kültürlerinin harman olduğu ve Marmara ile Ege bölgelerinin kesiştiği noktadaki Gökçeada’nın merak ettiğiniz tarihi ve turistik yerleri yazımızda… GÖKÇEADA’NIN (İMROZ) GEZİLECEK YERLERİ KALEKÖY Kaleköy, Çanakkale ilinin Gökçeada ilçesine bağlı bir köydür. Eski adı Kastro idi. Kastro Yunanca kale anlamına gelmektedir. Kaleköyʹde Hellen öncesi dönemlere ait olduğu düşünülen, ada halkını korsanlardan koruyan, Bizans ve Ceneviz zamanında onarılmış ve yenileri eklenmiş kale surlarının kalıntıları bulunuyor. M.Ö. 5.yüzyılda Atinalılar tarafından, bu surların etrafına Yunan kent devletlerine benzer bir akropol kurulduğu bilinmekte. Kaleköy ayrıca koruma altındaki beş Rum köyünden biridir. GÖKÇEADA SUALTI MİLLİ PARKI Gökçeada Sualtı Parkı Türkiye’nin ilk ve tek sualtı parkı olma ünvanına sahip. Adanın kuzeydoğusunda, Kaleköy ve Kuzulimanı arasında yer alıyor. 200 metrelik genişlikteki bölge, su altı zenginliklerinden dolayı 1999 yılından itibaren milli park ilan edilmiş. Daha sonra yayınlanan tebliğ ile parkın içerisinde her türlü su ürünleri avcılığı yasaklanmış ve hemen akabinde yayınlanan ikinci bir tebliğ ile parkın sınırları Yıldızkoyʹdan Çiftlik Koyuʹna kadar genişletilmiştir. Karadeniz ve Akdeniz arasındaki göç yolu üzerinde olduğu için vatoz, su kaplumbağası, Akdeniz foku, yunus, İspermeçet balinası ve zengin balık çeşitlerinin görülebildiği özel bir alan. Gökçeada Sualtı Milli Parkı’nda belirli kurallar dahilinde gezilebiliyor ve şnorkelle su altı keşfedilebiliyor ancak dalış yapmak için resmi kurumlardan izin almak gerekiyor. PEYNİR KAYALIKLARI Kaşkaval Burnuʹnda yer alan Peynir Kayalıkları birçok efsaneye de konu olmuştur. Üstüste dizilmiş peynir kalıplarını andırdığı için halk arasında bu isimle anılıyor. Peynir Kayalıkları’nı karadan görmek mümkün değildir. Burayı ancak denizden tekne ile görme şansınız var. Peynir Kayalıklarının bir efsanesi de bulunuyor. Efsaneye göre, sayısız keçi ve koyuna sahip olan zengin, inatçı, cimri ve yaşlı bir kadın cennete gidebilmek amacıyla bir çok yuvarlak kalıp peynir yapmış ve bunları üst üste sıralamış. Ama kimseyle paylaşmamış. Tanrı, ona kızmış ve cezalandırmış. Yağmur, kar ve şiddetli rüzgarlar göndermiş kadının üzerine. Kadın ve peynirler donmuşlar. Peynir kalıpları taşa dönüşmüş. Daha sonra insanlar bu kayalara, peynir kayaları demişler. TUZ GÖLÜ Aydıncık ve Kefalos plajının ortasında yer alan Tuz Gölü, her iki taraftan rüzgarın yığdığı kum seddinin ortasında oluşmuş. Gölün derinliği ortalama 1 metre, genişliği 1 kilometre. Tamamen deniz suyu ve yağmurlarla oluşmakta. Yazın buharlaşan gölün üstü beyaz tuz tabakasıyla kaplanıyor. Çok sayıda su kuşu türüne ev sahipliği yapan gölde, flamingo, angıt, suna, ördek türleri, yağmurcun türleri, kum kuşu türleri, martı türleri ve öcüler gibi 80 kuş türü tespit edilmiş. Tuz tabakasının altında yer alan çamurun ise yapısında, kuvars bileşiğinin yanında yoğun biçimde kükürt, sodyum, potasyum, kalsiyum,demir, baryum, magnezyum, karbonat, sülfat ve bikarbonatın da bulunduğu analizlerden anlaşılmıştır. Bu kimyasal bileşenler nedeniyle sedef, romatizma, kireçlenme gibi hastalıklarda rahatlatıcı etkisine inanılmaktadır. KAYA MEZARI Gökçeada’ya 18 kilometre uzaklıkta Aydıncık-Uğurlu yolu üzerinde Kokina Mevkii’nde birbirine bitişik halde bulunuyor. Kaya mezarı hakkında bir bilgi bulunmuyor. Büyük bir kayaya oyulmuş mezarların hangi döneme ait olduğu kesinlik kazanmamıştır. Roma Dönemiʹne ait olduğu tahmin edilmektedir. SÖZCÜ
Cittaslow yani ‘Sakin Şehir’ unvanlı tek ada, Prohelen, Yunan, Ceneviz, Bizans ve Osmanlı kültürlerinin harman olduğu ve Marmara ile Ege bölgelerinin kesiştiği noktadaki Gökçeada’nın merak ettiğiniz tarihi ve turistik yerleri yazımızda… GÖKÇEADA’NIN (İMROZ) GEZİLECEK YERLERİ KALEKÖY Kaleköy, Çanakkale ilinin Gökçeada ilçesine bağlı bir köydür. Eski adı Kastro idi. Kastro Yunanca kale anlamına gelmektedir. Kaleköyʹde Hellen öncesi dönemlere ait olduğu düşünülen, ada halkını korsanlardan koruyan, Bizans ve Ceneviz zamanında onarılmış ve yenileri eklenmiş kale surlarının kalıntıları bulunuyor. M.Ö. 5.yüzyılda Atinalılar tarafından, bu surların etrafına Yunan kent devletlerine benzer bir akropol kurulduğu bilinmekte. Kaleköy ayrıca koruma altındaki beş Rum köyünden biridir. GÖKÇEADA SUALTI MİLLİ PARKI Gökçeada Sualtı Parkı Türkiye’nin ilk ve tek sualtı parkı olma ünvanına sahip. Adanın kuzeydoğusunda, Kaleköy ve Kuzulimanı arasında yer alıyor. 200 metrelik genişlikteki bölge, su altı zenginliklerinden dolayı 1999 yılından itibaren milli park ilan edilmiş. Daha sonra yayınlanan tebliğ ile parkın içerisinde her türlü su ürünleri avcılığı yasaklanmış ve hemen akabinde yayınlanan ikinci bir tebliğ ile parkın sınırları Yıldızkoyʹdan Çiftlik Koyuʹna kadar genişletilmiştir. Karadeniz ve Akdeniz arasındaki göç yolu üzerinde olduğu için vatoz, su kaplumbağası, Akdeniz foku, yunus, İspermeçet balinası ve zengin balık çeşitlerinin görülebildiği özel bir alan. Gökçeada Sualtı Milli Parkı’nda belirli kurallar dahilinde gezilebiliyor ve şnorkelle su altı keşfedilebiliyor ancak dalış yapmak için resmi kurumlardan izin almak gerekiyor. PEYNİR KAYALIKLARI Kaşkaval Burnuʹnda yer alan Peynir Kayalıkları birçok efsaneye de konu olmuştur. Üstüste dizilmiş peynir kalıplarını andırdığı için halk arasında bu isimle anılıyor. Peynir Kayalıkları’nı karadan görmek mümkün değildir. Burayı ancak denizden tekne ile görme şansınız var. Peynir Kayalıklarının bir efsanesi de bulunuyor. Efsaneye göre, sayısız keçi ve koyuna sahip olan zengin, inatçı, cimri ve yaşlı bir kadın cennete gidebilmek amacıyla bir çok yuvarlak kalıp peynir yapmış ve bunları üst üste sıralamış. Ama kimseyle paylaşmamış. Tanrı, ona kızmış ve cezalandırmış. Yağmur, kar ve şiddetli rüzgarlar göndermiş kadının üzerine. Kadın ve peynirler donmuşlar. Peynir kalıpları taşa dönüşmüş. Daha sonra insanlar bu kayalara, peynir kayaları demişler. TUZ GÖLÜ Aydıncık ve Kefalos plajının ortasında yer alan Tuz Gölü, her iki taraftan rüzgarın yığdığı kum seddinin ortasında oluşmuş. Gölün derinliği ortalama 1 metre, genişliği 1 kilometre. Tamamen deniz suyu ve yağmurlarla oluşmakta. Yazın buharlaşan gölün üstü beyaz tuz tabakasıyla kaplanıyor. Çok sayıda su kuşu türüne ev sahipliği yapan gölde, flamingo, angıt, suna, ördek türleri, yağmurcun türleri, kum kuşu türleri, martı türleri ve öcüler gibi 80 kuş türü tespit edilmiş. Tuz tabakasının altında yer alan çamurun ise yapısında, kuvars bileşiğinin yanında yoğun biçimde kükürt, sodyum, potasyum, kalsiyum,demir, baryum, magnezyum, karbonat, sülfat ve bikarbonatın da bulunduğu analizlerden anlaşılmıştır. Bu kimyasal bileşenler nedeniyle sedef, romatizma, kireçlenme gibi hastalıklarda rahatlatıcı etkisine inanılmaktadır. KAYA MEZARI Gökçeada’ya 18 kilometre uzaklıkta Aydıncık-Uğurlu yolu üzerinde Kokina Mevkii’nde birbirine bitişik halde bulunuyor. Kaya mezarı hakkında bir bilgi bulunmuyor. Büyük bir kayaya oyulmuş mezarların hangi döneme ait olduğu kesinlik kazanmamıştır. Roma Dönemiʹne ait olduğu tahmin edilmektedir. SÖZCÜ
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.