Eğitim Niçin Var? (3)
Yaratılanların En şereflisi İnsan
Yaratılanların En şereflisi İnsan…
Eğitim Niçin Var? Sorusuna başlık yaparak başladığım yazımızda; ilk iki bölümde dikkat çekerek, özellikle bu yazıya başlama amacımıza netlik kazandırmak için giriş bölümünde vurguladığım; “Eğitim Niçin Var?” , “Biz Eğitimden Ne Bekliyoruz?” Sorularını yönelttiğimi, bu soruları yönelttiğim değerli eğitimci/ebeveynlerden beni aydınlatacak noktada pek cevap alamadığıma işaret etmiş, bu soruyu birkaç başlık altında ele alarak, büyük fotoğrafa dönük düşüncelerimizi paylaşmak istediğimi ifade ederek başlamıştım…
Yazımızda, slogandan uzak, mevcut durumun tespitinden hareketle, süreç içerisinde nefsimizi de sorgulayarak, yaşadığımız ailede başlayan, dışa doğru açılan, kurumsal gerçeklerin de normalin üzerinde etkilediği sosyal çevrede yaşanan hataların sebep ve sonuçlarını da ele almak isteğime işaret etmiş, ailede verdiğimiz (veremediğimiz yönleriyle) eğitimdeki dejenerasyonun, yarına dönük risklerine dikkat çekmek istemiştim.
Bizi biz kılan değerlerimizin ana ekseninde; Âlemlerin Rabbi, “Muhakkak biz insanı ahsen-i takvîmde yarattık.” (Tîn, 95/4) derken, Ahsen-i takvim’in, “en güzeli yazabilecek kıvamda, kabiliyette yaratılmış olma.” Hali olduğunu da gözden kaçırmamak gerektiğine işaret etmek gerek. Bu yönüyle; temel değerlerimizde, “İnsan Yaratılanların En Şereflisidir” diyor, buna uygun yaşama gerektiği, istiklal ve istikbalin teminatı olan neslin de buna uygun yetiştirilmesi gerektiğine inanıyoruz…
Ancak, geçen süreçte; bu değerimizin sarsıldığını, değişmeye başladığını farkında olmadan yaşıyor gibiyiz…
“İnsan artık yaratılanların en şereflisidir” değeri değişirken, insan taşıdığı marka kadar değerli/şerefli olacağı yönünde, yeni ve ucube bir değer vitrine çıkıyor. Eğer eğitsel bağlamda doğru tedbirleri en kısa zamanda almaz, uygulamada başarı sağlayamazsak…
Küresel ölçekte iletişim araçlarına hâkim olan ve kullanan, medya aracılığıyla kullandıkları/verdikleri subliminal mesajlarla daha etkili oldukları tartışılmaz hale gelen ve bu yönde etkili olan güçlerin “Hedonizm”i (zevk/haz almak için yaşam anlayışını) toplumda yeni ve ortak değer kılmanın gayretinde olduklarını ve bu yönde küresel insan yaratmaya odaklandıklarını düşünüyoruz.
Hedeflenen küresel insanda, zevk ve haz için fanteziler, düşler ve imajlar çok önemli araçlar haline gelmiş ve toplum sonsuz ihtiyaç ve istekleriyle daha fazla tüketime ve sahip olmaya odaklanmış, kültürel temelde değerlerinin taşıdığı manayı yitirmiş, artık pekte önemsemeyen, hatta bu değerleri aşağılamayı üstünlük addeden yeni bir nesil olması…
Bu yeni nesil, (new aga) 1980'lerin Amerikan kitle medyasından küresel yayılma gösteren, meditasyon, kanal olma (channelling), reenkarnasyon, kristaller, psişik deneyim, holistik sağlık, ufo gibi konulara ilgi duyan, meditasyon gruplarının çalışmalarına katılmayı, kitap, müzik, kristal ve tütsü gibi malzemeleri almayı, ruhsal rehberler ve şifacılara danışmayı yaşamın temeli kabul eden özellikleriyle dikkat çeker.
Bu süreçte tüketim döngüsünde tek kazanan olmak yönünde de inovasyon ürün diyerek, yarattığı marka bağımlılığı, lüks tüketim alışkanlığı yönüyle kendi titanlarını kurmak ve sürdürülebilir kılmanın amaçları olduğunu düşünüyoruz. Eğer, yeterli tedbir almaz isek…
Medya güçleriyle, subliminal mesajlarıyla, yarattıkları ve hızla yayılan yeni değerleri ve marka/lüks tüketim bağımlılıklarıyla bizleri biçimlendiriyor, ne düşüneceğimize de onlar karar veriyor… Farkında olmadan gönüllü, özgür kölelere dönüştürülüyoruz gibi…
Bu büyük fotoğrafın farkındalığı ile ailede başlayan, toplumun her katmanında büyük kabul gören sorunların çözümü yönünde, mevcut kurumlarımızın farkındalığı, çözüm yönünde yeterlikleri ve çözme yönünde samimiyetlerinin sorgulanması gerektiğini düşünüyoruz.
Bu büyük fotoğrafın farkındalığı ile ailede başlayan, toplumun her katmanında büyük kabul gören sorunların çözümü yönünde, mevcut kurumlarımızın farkındalığı, çözüm yönünde yeterlikleri ve çözme yönünde samimiyetlerinin sorgulanması gerektiğini, bu süreçte okullarımızın da fonksiyonları açısından değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. (Devam edecek)
Metin AKGÜN
Eğitim Bilim Uzmanı
Eğitimde Kaliteyi Geliştirme Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
Yaratılanların En şereflisi İnsan
Yaratılanların En şereflisi İnsan…
Eğitim Niçin Var? Sorusuna başlık yaparak başladığım yazımızda; ilk iki bölümde dikkat çekerek, özellikle bu yazıya başlama amacımıza netlik kazandırmak için giriş bölümünde vurguladığım; “Eğitim Niçin Var?” , “Biz Eğitimden Ne Bekliyoruz?” Sorularını yönelttiğimi, bu soruları yönelttiğim değerli eğitimci/ebeveynlerden beni aydınlatacak noktada pek cevap alamadığıma işaret etmiş, bu soruyu birkaç başlık altında ele alarak, büyük fotoğrafa dönük düşüncelerimizi paylaşmak istediğimi ifade ederek başlamıştım…
Yazımızda, slogandan uzak, mevcut durumun tespitinden hareketle, süreç içerisinde nefsimizi de sorgulayarak, yaşadığımız ailede başlayan, dışa doğru açılan, kurumsal gerçeklerin de normalin üzerinde etkilediği sosyal çevrede yaşanan hataların sebep ve sonuçlarını da ele almak isteğime işaret etmiş, ailede verdiğimiz (veremediğimiz yönleriyle) eğitimdeki dejenerasyonun, yarına dönük risklerine dikkat çekmek istemiştim.
Bizi biz kılan değerlerimizin ana ekseninde; Âlemlerin Rabbi, “Muhakkak biz insanı ahsen-i takvîmde yarattık.” (Tîn, 95/4) derken, Ahsen-i takvim’in, “en güzeli yazabilecek kıvamda, kabiliyette yaratılmış olma.” Hali olduğunu da gözden kaçırmamak gerektiğine işaret etmek gerek. Bu yönüyle; temel değerlerimizde, “İnsan Yaratılanların En Şereflisidir” diyor, buna uygun yaşama gerektiği, istiklal ve istikbalin teminatı olan neslin de buna uygun yetiştirilmesi gerektiğine inanıyoruz…
Ancak, geçen süreçte; bu değerimizin sarsıldığını, değişmeye başladığını farkında olmadan yaşıyor gibiyiz…
“İnsan artık yaratılanların en şereflisidir” değeri değişirken, insan taşıdığı marka kadar değerli/şerefli olacağı yönünde, yeni ve ucube bir değer vitrine çıkıyor. Eğer eğitsel bağlamda doğru tedbirleri en kısa zamanda almaz, uygulamada başarı sağlayamazsak…
Küresel ölçekte iletişim araçlarına hâkim olan ve kullanan, medya aracılığıyla kullandıkları/verdikleri subliminal mesajlarla daha etkili oldukları tartışılmaz hale gelen ve bu yönde etkili olan güçlerin “Hedonizm”i (zevk/haz almak için yaşam anlayışını) toplumda yeni ve ortak değer kılmanın gayretinde olduklarını ve bu yönde küresel insan yaratmaya odaklandıklarını düşünüyoruz.
Hedeflenen küresel insanda, zevk ve haz için fanteziler, düşler ve imajlar çok önemli araçlar haline gelmiş ve toplum sonsuz ihtiyaç ve istekleriyle daha fazla tüketime ve sahip olmaya odaklanmış, kültürel temelde değerlerinin taşıdığı manayı yitirmiş, artık pekte önemsemeyen, hatta bu değerleri aşağılamayı üstünlük addeden yeni bir nesil olması…
Bu yeni nesil, (new aga) 1980'lerin Amerikan kitle medyasından küresel yayılma gösteren, meditasyon, kanal olma (channelling), reenkarnasyon, kristaller, psişik deneyim, holistik sağlık, ufo gibi konulara ilgi duyan, meditasyon gruplarının çalışmalarına katılmayı, kitap, müzik, kristal ve tütsü gibi malzemeleri almayı, ruhsal rehberler ve şifacılara danışmayı yaşamın temeli kabul eden özellikleriyle dikkat çeker.
Bu süreçte tüketim döngüsünde tek kazanan olmak yönünde de inovasyon ürün diyerek, yarattığı marka bağımlılığı, lüks tüketim alışkanlığı yönüyle kendi titanlarını kurmak ve sürdürülebilir kılmanın amaçları olduğunu düşünüyoruz. Eğer, yeterli tedbir almaz isek…
Medya güçleriyle, subliminal mesajlarıyla, yarattıkları ve hızla yayılan yeni değerleri ve marka/lüks tüketim bağımlılıklarıyla bizleri biçimlendiriyor, ne düşüneceğimize de onlar karar veriyor… Farkında olmadan gönüllü, özgür kölelere dönüştürülüyoruz gibi…
Bu büyük fotoğrafın farkındalığı ile ailede başlayan, toplumun her katmanında büyük kabul gören sorunların çözümü yönünde, mevcut kurumlarımızın farkındalığı, çözüm yönünde yeterlikleri ve çözme yönünde samimiyetlerinin sorgulanması gerektiğini düşünüyoruz.
Bu büyük fotoğrafın farkındalığı ile ailede başlayan, toplumun her katmanında büyük kabul gören sorunların çözümü yönünde, mevcut kurumlarımızın farkındalığı, çözüm yönünde yeterlikleri ve çözme yönünde samimiyetlerinin sorgulanması gerektiğini, bu süreçte okullarımızın da fonksiyonları açısından değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. (Devam edecek)
Metin AKGÜN
Eğitim Bilim Uzmanı
Eğitimde Kaliteyi Geliştirme Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.