Çanakkale Haber

Yarın 29 Ekim. Cumhuriyet Bayramı

SİYASET 28.10.2024 - 17:06, Güncelleme: 28.10.2024 - 17:06 42856 kez okundu.
 

Yarın 29 Ekim. Cumhuriyet Bayramı

Cumhuriyeti biz kurduk.

Biz, yaşayan nesiller olarak, her şeyi önümüzde hazır lokma bulduğumuz için hiçbir şeyin kıymetini tam olarak anlamıyor ve bilmiyoruz. Atatürk’ün birçok nedenden dolayı bir zaruretle tepeden inmeci bir yöntemle Türk Milletine giydirdiği Cumhuriyet rejimi, esasında biz Türklerin tarihsel yapısı içerinde aile, toplum ve devleti idare etme yöntemleriyle büyük uyum içerinde olan bir idare anlayışıydı. İşte bu nedenle Türklük şuurunu muhafaza eden büyük halk yığınları, Atatürk’ün gösterdiği yeni siyasal ve yaşamsal koşullara ve hedeflere kolayca uyum sağladı. Modern dünyada cumhuriyet rejimleri, mutlaka laik bir devlet düzenine dayanıyordu. Atatürk, cumhuriyet rejiminin modernite ekseninde gelişmesi ve güçlenmesi laiklik ve halkçılık ilkesini de yeni Türk devletin temellerine yerleştiriyordu. Atatürk, ileride ve gelecek çağlarda Cumhuriyet rejiminin başına bela olacak eskiye dair unvan ve makamları ortadan kaldırdı. Laiklik karşıtı başkaldırılara karşı  modern cumhuriyete rejimine hizmet edecek Diyanet İşleri Başkanlığını kurdu. Bugünün koşullarında AKP ve MHP ikilisinin iktidarında Diyanet İşleri Başkanlığının laik devlet düzenine yetince sahip çıkmadığı ve hatta karşı geldiği duygusu Türk halkının çoğunda hakim olmaya başladığını ifade etmek her halde bir abartı olmayacaktır. Çünkü Türkiye’de kimileri Cumhuriyet rejiminin ve demokrasinin  nimetlerinden faydalanarak cumhuriyet rejimine saldırılarına bizzat şahit oluyoruz. Cumhuriyet rejiminin yaşamasının bir diğer faktör halkçılık ilkesidir. Halkçılık ilkesi, “halkın halk tarafından halk için idaresi” anlamına gelir. Bu devrimci anlayışla halkçılığın temel amacı modern manada demokratik bir rejimin ülkede egemen olmasını sağlamaktır. Milli şuurlu ulus devleti esas alan, ulusal egemenliği geçer rejim sayan Atatürk’ün halkçılık ilkesi, cumhuriyet rejim lokomotifinin üzerinde rahatça ve güvenle hareket edebileceği laikliğe paralel ikinci rayı gibidir. Cumhuriyet rejimleri laiklik ve halkçılık üzerinde yol alıp yükseldikçe o ülkeye daha fazla demokrasi ve eşitlik gelir. Hak hukuk adalet gelir. Adında cumhuriyet kelimesi geçip de laik ve halkçı anlayışı içerinde barındırmayan her türlü cumhuriyet ismi,  halkını kandırmak isteyenlerin elinde bir araçtır. Bugün Türkiye’de tam manasıyla bir cumhuriyet rejimi olduğu söylene bilir mi? Elbette ki hayır. Çünkü Türkiye’de siyasal partiler yasası ve seçim kanunları siyasi partilerde tam bir lider sultasına olanak tanımaktadır. Türkiye’de kurulan hemen hemen her parti, lider patisidir. Siyasi partilerin ömrü, liderlerinin ömrü kadar olmaktadır. Demokrat Parti, Adalet Partisi, Milli Selamet Partisi, ANAP bunun en basit birkaç örneğidir. Olasılıkla AKP içinde durum aynı olacaktır Kendisi ölmeden kurduğu partinin başkanlığını terk eden parti lideri sayısı oldukça azdır. Atatürk Cumhuriyeti, 1945 yılına kadar yoğun olarak, sonraki yıllarda ise siyasal iktidarın anlayışla uygun insanlar yetiştirmeye başarmıştır. Türkiye, NATO’ya üyesi olduktan sonra Atatürkçü milli cumhuriyet rejimine inanmış nesiller yetiştirme çizgisinde yavaş yavaş uzaklaşmaya başlamıştır. Hatta öyle zamanlar olmuştur ki FETÖ gibi devlet ve rejim düşmanları, laik devlet yapısını ve Atatürk Türkiye’sinin cumhuriyet rejimini yok etmeye bile çalışmışlardır. Bugün için özellikle ülkemizin en büyük baş belası olan laiklik karşıtı cemaat ve tarikatların yanı sıra etnik ayrılıkçılık ve yıkıcı ve bölücülük peşinde koşanlar “düşmanımın düşmanı dostumdur “prensibi gereğince büyük bir dayanışma ve çıkar ilişkisinde Türkiye Cumhuriyeti Devletine saldırmaya ve ellerine geçen her fırsatta devlete ve millete zarar vermeye devam etmektedirler. Türkiye’de Türk siyasi liderleri ve siyasileri, her şeyden önce 1930’lardaki Atatürkçü devrimci düşünceye dönmediği sürece, Atatürkçe düşünemediği sürece, ülkemize ve halkımıza yönelik FETÖ benzeri cemaat ve tarikat saldırıları ve Kurtuluş Savaşı süreci artığı ayrılıkçı Kürtçü hareketler son bulamayacaktır. Ne demişti Atatürk? “Gençler, cesaretimizi güçlendiren ve sürdüren sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve kültür ile insanlık değerinin, vatan sevgisinin en değerli örneği olacaksınız. Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz.” Büyük Türk Milleti; 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.
Cumhuriyeti biz kurduk.

Biz, yaşayan nesiller olarak, her şeyi önümüzde hazır lokma bulduğumuz için hiçbir şeyin kıymetini tam olarak anlamıyor ve bilmiyoruz.

Atatürk’ün birçok nedenden dolayı bir zaruretle tepeden inmeci bir yöntemle Türk Milletine giydirdiği Cumhuriyet rejimi, esasında biz Türklerin tarihsel yapısı içerinde aile, toplum ve devleti idare etme yöntemleriyle büyük uyum içerinde olan bir idare anlayışıydı.

İşte bu nedenle Türklük şuurunu muhafaza eden büyük halk yığınları, Atatürk’ün gösterdiği yeni siyasal ve yaşamsal koşullara ve hedeflere kolayca uyum sağladı.

Modern dünyada cumhuriyet rejimleri, mutlaka laik bir devlet düzenine dayanıyordu.

Atatürk, cumhuriyet rejiminin modernite ekseninde gelişmesi ve güçlenmesi laiklik ve halkçılık ilkesini de yeni Türk devletin temellerine yerleştiriyordu.

Atatürk, ileride ve gelecek çağlarda Cumhuriyet rejiminin başına bela olacak eskiye dair unvan ve makamları ortadan kaldırdı. Laiklik karşıtı başkaldırılara karşı  modern cumhuriyete rejimine hizmet edecek Diyanet İşleri Başkanlığını kurdu.

Bugünün koşullarında AKP ve MHP ikilisinin iktidarında Diyanet İşleri Başkanlığının laik devlet düzenine yetince sahip çıkmadığı ve hatta karşı geldiği duygusu Türk halkının çoğunda hakim olmaya başladığını ifade etmek her halde bir abartı olmayacaktır.

Çünkü Türkiye’de kimileri Cumhuriyet rejiminin ve demokrasinin  nimetlerinden faydalanarak cumhuriyet rejimine saldırılarına bizzat şahit oluyoruz.

Cumhuriyet rejiminin yaşamasının bir diğer faktör halkçılık ilkesidir. Halkçılık ilkesi, “halkın halk tarafından halk için idaresi” anlamına gelir. Bu devrimci anlayışla halkçılığın temel amacı modern manada demokratik bir rejimin ülkede egemen olmasını sağlamaktır.

Milli şuurlu ulus devleti esas alan, ulusal egemenliği geçer rejim sayan Atatürk’ün halkçılık ilkesi, cumhuriyet rejim lokomotifinin üzerinde rahatça ve güvenle hareket edebileceği laikliğe paralel ikinci rayı gibidir.

Cumhuriyet rejimleri laiklik ve halkçılık üzerinde yol alıp yükseldikçe o ülkeye daha fazla demokrasi ve eşitlik gelir. Hak hukuk adalet gelir.

Adında cumhuriyet kelimesi geçip de laik ve halkçı anlayışı içerinde barındırmayan her türlü cumhuriyet ismi,  halkını kandırmak isteyenlerin elinde bir araçtır.

Bugün Türkiye’de tam manasıyla bir cumhuriyet rejimi olduğu söylene bilir mi? Elbette ki hayır. Çünkü Türkiye’de siyasal partiler yasası ve seçim kanunları siyasi partilerde tam bir lider sultasına olanak tanımaktadır.

Türkiye’de kurulan hemen hemen her parti, lider patisidir. Siyasi partilerin ömrü, liderlerinin ömrü kadar olmaktadır. Demokrat Parti, Adalet Partisi, Milli Selamet Partisi, ANAP bunun en basit birkaç örneğidir. Olasılıkla AKP içinde durum aynı olacaktır

Kendisi ölmeden kurduğu partinin başkanlığını terk eden parti lideri sayısı oldukça azdır.

Atatürk Cumhuriyeti, 1945 yılına kadar yoğun olarak, sonraki yıllarda ise siyasal iktidarın anlayışla uygun insanlar yetiştirmeye başarmıştır.

Türkiye, NATO’ya üyesi olduktan sonra Atatürkçü milli cumhuriyet rejimine inanmış nesiller yetiştirme çizgisinde yavaş yavaş uzaklaşmaya başlamıştır.

Hatta öyle zamanlar olmuştur ki FETÖ gibi devlet ve rejim düşmanları, laik devlet yapısını ve Atatürk Türkiye’sinin cumhuriyet rejimini yok etmeye bile çalışmışlardır.

Bugün için özellikle ülkemizin en büyük baş belası olan laiklik karşıtı cemaat ve tarikatların yanı sıra etnik ayrılıkçılık ve yıkıcı ve bölücülük peşinde koşanlar “düşmanımın düşmanı dostumdur “prensibi gereğince büyük bir dayanışma ve çıkar ilişkisinde Türkiye Cumhuriyeti Devletine saldırmaya ve ellerine geçen her fırsatta devlete ve millete zarar vermeye devam etmektedirler.

Türkiye’de Türk siyasi liderleri ve siyasileri, her şeyden önce 1930’lardaki Atatürkçü devrimci düşünceye dönmediği sürece, Atatürkçe düşünemediği sürece, ülkemize ve halkımıza yönelik FETÖ benzeri cemaat ve tarikat saldırıları ve Kurtuluş Savaşı süreci artığı ayrılıkçı Kürtçü hareketler son bulamayacaktır.

Ne demişti Atatürk?

“Gençler, cesaretimizi güçlendiren ve sürdüren sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve kültür ile insanlık değerinin, vatan sevgisinin en değerli örneği olacaksınız. Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz.”

Büyük Türk Milleti; 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.