Kıymada boya meselesi ve Gıdada tağşişin yaygınlaşması..
SAĞLIK
(İHA) - İhlas Haber Ajansı |
10.01.2019 - 16:11, Güncelleme:
10.01.2019 - 16:11 4220+ kez okundu.
Kıymada boya meselesi ve Gıdada tağşişin yaygınlaşması..
Son günlerde sosyal medyada gündem olan kıymada boya kullanılıp kullanılmadığı konusunda Gıda Mühendisleri Odası Kocaeli Temsilciliği olarak bir açıklama yapma gereği duyduk. Konuyla ilgili Tarım ve Orman Bakanlığı da yaptığı denetim sonuçlarını paylaştı ve bir açıklama yaptı. Bu konuyu da değerlendirmek istiyoruz.
Bildiğimiz gibi, bir marketten paketli kıyma alan tüketici kıymanın renginden şüphe ediyor. Bunun üzerine bir miktar kıymayı suyun içerisinde bekleterek suyun renginin kırmızıya döndüğü ve kıymanın da beyazlaştığını gösteren bir video çekiyor. Videosunu sosyal medyada “kıymada boya olduğunu” iddia ederek paylaşıyor.
Ülkemizde gıda konusunda ciddi bir bilgi kirliliği var. Gıda güvenliği, gıda kimyası, prosesleri ve mikrobiyolojisi konusunda uzman olmayan kişiler, gerek sosyal medyada gerekse ulusal basın ve yayın organlarında sürekli beyanlarda bulunuyorlar. Bu beyanlar doğruluğu tartışılmadan ve kanıtlanmadan, sanki doğru ve nihai bilgilermiş gibi kamuoyuna duyuruluyor. Halkımız da bu bilgi kirliliğinin ortasında kalıyor. Neyi yemesi, neyi yememesi gerektiği konusunda insanlarımızın kafası karıştırılıyor, çoğu zaman da doğru olmayan bilgilerle dolduruluyor.
Kıyma ile ilgili videoyu yayınlayan vatandaşımız da aslında kötü niyetli olmadan, şüphelendiği bir durumu basit bir yöntemle kanıtladığını ve bunu kendisi dışındaki kişilerin de bilmesi gerektiğini düşünerek paylaşıyor.
Peki vatandaşımızı kıymada boya olduğunu düşünmeye iten sebepler nedir?
Ülkemizde özellikle son on-on beş yıldır maalesef gıdada tağşişler, gıda zehirlenmeleri sık sık yaşanır hale geldi. Eski adıyla Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, yeni adıyla “GIDA”sı atılan Tarım ve Orman Bakanlığında ihtiyaca cevap verecek yeterlikte Gıda Mühendisi istihdamının olmayışı, bu yüzden gıda işletmelerinin yeter sıklıkta ve etkin bir şekilde denetlenemiyor oluşu bunun en önemli sebeplerinden biri. Bu yüzden maalesef bir halk sağlığı sorunu olan gıda güvenliği üretici firmaların insafına bırakılmış durumda.
Gıda zehirlenmelerinin ve gıdada tağşişlerin bir diğer önemli sebebi de; etten süte, buğdaya kadar neredeyse tüm temel gıda maddelerinde dışa bağımlı hale getirilişimiz ve gıda fiyatlarındaki yüksek artışlar. Örneğin Türkiye’de etin kilosu satın alma gücü ile karşılaştırıldığında Avrupa ülkelerine oranla oldukça pahalı. Bizde 45-55 TL arasında değişen etin kilosu Avrupa ülkelerinde 5-8 Euro aralığında.
Bu yüzden önemli bir protein kaynağı ve çocukların gelişmesinde rolü büyük olan eti yeterince tüketemiyoruz. Et yemeyen-yiyemeyen çocuklarda B12 vitamini eksikliği ve demir eksikliği kaçınılmaz oluyor. 2017 yılında Avrupa’da yıllık kişi başı et tüketimi ortalama 80, ABD’de 110 kilogram civarında. TÜİK’in verilerine göre, Türkiye’de 2017’de kişi başı 13 kilo et tüketildi. Ülkemizde demir eksikliğinin çocuklarımız ve özellikle kadınlarımız arasında bu kadar yaygın oluşu da yetersiz et tüketiminden kaynaklanıyor, büyük oranda.
Temel gıda maddelerinin fiyatlarındaki fahiş artışlar tüketicilerin “ucuz gıdaya” yönelmesine sebep oluyor. Bu yüzden, kimi fırsatçılar tarafından güvenli olmayan, sahte gıdalar üretiliyor. Bütün bunlar tüketicilerde marketten, pazardan ya da herhangi başka bir yerden aldığı gıdalara karşı bir güvensizlik yaratıyor. Tüketicilerimiz bunda da haksız değil.
Örneğin Tarım Bakanlığı tarafından, çeşitli dönemlerde piyasadaki gıda ürünleri yetersiz de oranda da olsa kontrol ediliyor ve kontrol sonuçları açıklanıyor. 2018 yılının Mart ayında taklit veya tağşiş yapıldığı kesinleşen, aralarında et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri, bitkisel yağ, bal, takviye edici gıdalar, çikolata ve enerji içeceğinin yer aldığı 173 firmaya ait 282 parti ürün kamuoyuna açıklandı.
Bunlardan konumuz olan et ve et ürünlerinin bazılarında laboratuvar tahlilleri sonucunda taklit ve tağşiş yapıldığı tespit edildi. Sucuk, köfte, kebap, sulu köfte, karnıyarık, kıymalı börek, lahmacun, pide
harcı ve döner ürünlerinin aralarında bulunduğu 70 parti ürüne ait bilgiler açıklandı. Tarım Bakanlığı tarafından, içinde kırmızı et olduğu belirtilen ürünlerin çoğunda kanatlı eti ve tek tırnaklı hayvan eti tespit edildiğini, özellikle “kıymalı” olarak satışa sunulan pide ve yemek harçlarında kıyma-et yerine sakatat, deri, baş eti gibi tağşişlere rastlandığı ifade edildi.
Ayrıca dana kıymaya tavuk kıyması, tavuk sakatatı, boyanmış iç yağ katıldığı da daha önce kamuoyuna yansıyan tağşiş haberleri arasında yer alıyor.
Sosyal medyada ve yazılı-görsel basında yukarıda bahsettiğimiz kıymada boya konusunun yaygınlaşması üzerine, Tarım Bakanlığı 9 ilde 10 et parçalama tesisinden ve Türkiye genelinde 33 ildeki satış noktalarından numune alarak konuyu incelemeye aldı. Alınan numunelerdeki ilk analiz sonucuna göre ‘kıymada boyaya’ rastlanmadığını açıkladı. Konunun kamuoyunda geniş yer bulması Tarım Bakanlığını da harekete geçirmiş oldu.
Bir halk sağlığı sorunu olan gıda güvenliğinin sağlanabilmesi ve gıdada tağşişlerin önlenebilmesi için; Tarım Bakanlığında yeter sayıda Gıda Mühendisi istihdamı edilmesi, yeterli ve etkin denetimler yapılması gerekir. Halkımıza ve özellikle çocuklarımıza sağlıklı, güvenli, besleyici ve yeterli miktarda gıdanın uygun fiyata sunulması gerekir. Ancak bundan sonra kamuoyunda ve tüketiciler nezdinde; satışta olan her ürün için, Tarım Bakanlığının denetiminden geçmiş ve market rafına ondan sonra gelmiştir, güvenli gıdadır, güvenle tüketebilirim, algısı oluşabilecektir.
Böylece bilgi kirliliğinin de önüne geçilebilecektir. 10.01.2019
Son günlerde sosyal medyada gündem olan kıymada boya kullanılıp kullanılmadığı konusunda Gıda Mühendisleri Odası Kocaeli Temsilciliği olarak bir açıklama yapma gereği duyduk. Konuyla ilgili Tarım ve Orman Bakanlığı da yaptığı denetim sonuçlarını paylaştı ve bir açıklama yaptı. Bu konuyu da değerlendirmek istiyoruz.
Bildiğimiz gibi, bir marketten paketli kıyma alan tüketici kıymanın renginden şüphe ediyor. Bunun üzerine bir miktar kıymayı suyun içerisinde bekleterek suyun renginin kırmızıya döndüğü ve kıymanın da beyazlaştığını gösteren bir video çekiyor. Videosunu sosyal medyada “kıymada boya olduğunu” iddia ederek paylaşıyor.
Ülkemizde gıda konusunda ciddi bir bilgi kirliliği var. Gıda güvenliği, gıda kimyası, prosesleri ve mikrobiyolojisi konusunda uzman olmayan kişiler, gerek sosyal medyada gerekse ulusal basın ve yayın organlarında sürekli beyanlarda bulunuyorlar. Bu beyanlar doğruluğu tartışılmadan ve kanıtlanmadan, sanki doğru ve nihai bilgilermiş gibi kamuoyuna duyuruluyor. Halkımız da bu bilgi kirliliğinin ortasında kalıyor. Neyi yemesi, neyi yememesi gerektiği konusunda insanlarımızın kafası karıştırılıyor, çoğu zaman da doğru olmayan bilgilerle dolduruluyor.
Kıyma ile ilgili videoyu yayınlayan vatandaşımız da aslında kötü niyetli olmadan, şüphelendiği bir durumu basit bir yöntemle kanıtladığını ve bunu kendisi dışındaki kişilerin de bilmesi gerektiğini düşünerek paylaşıyor.
Peki vatandaşımızı kıymada boya olduğunu düşünmeye iten sebepler nedir?
Ülkemizde özellikle son on-on beş yıldır maalesef gıdada tağşişler, gıda zehirlenmeleri sık sık yaşanır hale geldi. Eski adıyla Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, yeni adıyla “GIDA”sı atılan Tarım ve Orman Bakanlığında ihtiyaca cevap verecek yeterlikte Gıda Mühendisi istihdamının olmayışı, bu yüzden gıda işletmelerinin yeter sıklıkta ve etkin bir şekilde denetlenemiyor oluşu bunun en önemli sebeplerinden biri. Bu yüzden maalesef bir halk sağlığı sorunu olan gıda güvenliği üretici firmaların insafına bırakılmış durumda.
Gıda zehirlenmelerinin ve gıdada tağşişlerin bir diğer önemli sebebi de; etten süte, buğdaya kadar neredeyse tüm temel gıda maddelerinde dışa bağımlı hale getirilişimiz ve gıda fiyatlarındaki yüksek artışlar. Örneğin Türkiye’de etin kilosu satın alma gücü ile karşılaştırıldığında Avrupa ülkelerine oranla oldukça pahalı. Bizde 45-55 TL arasında değişen etin kilosu Avrupa ülkelerinde 5-8 Euro aralığında.
Bu yüzden önemli bir protein kaynağı ve çocukların gelişmesinde rolü büyük olan eti yeterince tüketemiyoruz. Et yemeyen-yiyemeyen çocuklarda B12 vitamini eksikliği ve demir eksikliği kaçınılmaz oluyor. 2017 yılında Avrupa’da yıllık kişi başı et tüketimi ortalama 80, ABD’de 110 kilogram civarında. TÜİK’in verilerine göre, Türkiye’de 2017’de kişi başı 13 kilo et tüketildi. Ülkemizde demir eksikliğinin çocuklarımız ve özellikle kadınlarımız arasında bu kadar yaygın oluşu da yetersiz et tüketiminden kaynaklanıyor, büyük oranda.
Temel gıda maddelerinin fiyatlarındaki fahiş artışlar tüketicilerin “ucuz gıdaya” yönelmesine sebep oluyor. Bu yüzden, kimi fırsatçılar tarafından güvenli olmayan, sahte gıdalar üretiliyor. Bütün bunlar tüketicilerde marketten, pazardan ya da herhangi başka bir yerden aldığı gıdalara karşı bir güvensizlik yaratıyor. Tüketicilerimiz bunda da haksız değil.
Örneğin Tarım Bakanlığı tarafından, çeşitli dönemlerde piyasadaki gıda ürünleri yetersiz de oranda da olsa kontrol ediliyor ve kontrol sonuçları açıklanıyor. 2018 yılının Mart ayında taklit veya tağşiş yapıldığı kesinleşen, aralarında et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri, bitkisel yağ, bal, takviye edici gıdalar, çikolata ve enerji içeceğinin yer aldığı 173 firmaya ait 282 parti ürün kamuoyuna açıklandı.
Bunlardan konumuz olan et ve et ürünlerinin bazılarında laboratuvar tahlilleri sonucunda taklit ve tağşiş yapıldığı tespit edildi. Sucuk, köfte, kebap, sulu köfte, karnıyarık, kıymalı börek, lahmacun, pide
harcı ve döner ürünlerinin aralarında bulunduğu 70 parti ürüne ait bilgiler açıklandı. Tarım Bakanlığı tarafından, içinde kırmızı et olduğu belirtilen ürünlerin çoğunda kanatlı eti ve tek tırnaklı hayvan eti tespit edildiğini, özellikle “kıymalı” olarak satışa sunulan pide ve yemek harçlarında kıyma-et yerine sakatat, deri, baş eti gibi tağşişlere rastlandığı ifade edildi.
Ayrıca dana kıymaya tavuk kıyması, tavuk sakatatı, boyanmış iç yağ katıldığı da daha önce kamuoyuna yansıyan tağşiş haberleri arasında yer alıyor.
Sosyal medyada ve yazılı-görsel basında yukarıda bahsettiğimiz kıymada boya konusunun yaygınlaşması üzerine, Tarım Bakanlığı 9 ilde 10 et parçalama tesisinden ve Türkiye genelinde 33 ildeki satış noktalarından numune alarak konuyu incelemeye aldı. Alınan numunelerdeki ilk analiz sonucuna göre ‘kıymada boyaya’ rastlanmadığını açıkladı. Konunun kamuoyunda geniş yer bulması Tarım Bakanlığını da harekete geçirmiş oldu.
Bir halk sağlığı sorunu olan gıda güvenliğinin sağlanabilmesi ve gıdada tağşişlerin önlenebilmesi için; Tarım Bakanlığında yeter sayıda Gıda Mühendisi istihdamı edilmesi, yeterli ve etkin denetimler yapılması gerekir. Halkımıza ve özellikle çocuklarımıza sağlıklı, güvenli, besleyici ve yeterli miktarda gıdanın uygun fiyata sunulması gerekir. Ancak bundan sonra kamuoyunda ve tüketiciler nezdinde; satışta olan her ürün için, Tarım Bakanlığının denetiminden geçmiş ve market rafına ondan sonra gelmiştir, güvenli gıdadır, güvenle tüketebilirim, algısı oluşabilecektir.
Böylece bilgi kirliliğinin de önüne geçilebilecektir. 10.01.2019
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.