Eski Yıla Sepet Havası
2025 yılı daha zor geçeceğe benziyor.
2025 yılı daha zor geçeceğe benziyor.
2024 yılında hem ülkemiz hem bütün dünya, özellikle de Gazze ve Suriye halkı çok acılar yaşadı.
İsrail, on binlerce masum insanı Gazze’de katlederken bütün dünya eli kolu bağlı seyretti.
İsrail’le var gücüyle mücadele eden bir tek ülke vardı o da Yemen’di.
Koca Arap alemi burunun dibindeki İsrail’e karşı gıkını çıkaramadı.
Müslüman dünyayı derseniz zaten malum. Hepsinin başında göbeği ya ABD’ye veya AB ülkelerine bağlanmış, işleri güçleri halklarını teröre, yoksulluğa mahkûm edecek işler imza atmak.
Müslüman dünyanın savaş açtığı, en büyük düşman gördüğü ülke hangisidir?
ABD’ mi?
İsrail mi?
Avrupa devletleri mi?
Eğer bu devletlerin tamamını veya birini düşman gördüklerini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.
Çünkü Müslüman Devletlerin savaş açtığı devlet ya kendi devleti veya halkıdır yahut da komşu Müslüman devletlerdir.
Savaş, göz yaşı , hukuksuzluk, soygun, halka zulmün, devletini ülkesini soymanın gırla gittiği ülkeler bizzat Müslüman ülkenin devlet yöneticileridir.
İşte Suriye gerçeği gün gibi ortada.
Suriye Devlet Başkanı Esad ne yaptı?
İsrail’in, Rusya’nın, İran’ın Suriye, PKK’nın Suriye halkına zulmetmesine göz yumduğu gibi kendisi de Suriyelileri senelerce öldürdü, hapislere tıktı hayatı zindan etti.
Sonra ne yaptı. Tası tarağı topladığı gibi Rusya’ya kaçtı.
Kaçarken de sadece canını kurtarmadı. Suriye halkının 250-300 kilo altınını iki milyar dolarını da çalıp götürdü.
Devrik diktatör Esad’ın Suriye halkından kaçırıp Rusya’ya götürdüğü paranın deve de kulak kaldığını düşünüyorum. Olasılıkla başta İngiltere olmak üzere bir çok batı ülkelerinde gizli hesaplarının da olduğunu düşünüyorum.
Haydi düşünün bakalım.
Bir Müslüman ülke söyleyin ki devletini soymamış olsun.
İşte böylesi berbat 2024 yılında yer yüzünde savaşlar hiç bitmedi. Ukrayna-Rusya savaşında olan masum halka oldu. Yüzbinlerce askercik siyasetçilerin arzusu ve hırsları doğrultusunda pisi pisine ölüp gittiler.
Suriye, Irak, İran halkı ben kendimi bildim bileli demokrasiden nasibini almamış devlet adamlarının elinde sefillik içinde yaşamaya devam ediyor.
Bizim ülkemiz gelince bata çıka, kör topal Suriye, İran ve Irak halkından daha hallice yaşayıp gidiyoruz.
Bizim başımızda yolsuzluklarla, adam kayırmalarla, torpille, rüşvetle, yolsuzluklarla, siyaseti meslek edinmiş siyasetçilerle belada. Enflasyon canavarına terk edilmiş durumdayız. Gücü yeten fahiş fiyatlarla mal satmayı hüner saymış. Devletin ve belediyelerin israfı nedeniyle yardıma muhtaç hala gelmelerimiz arttı.
TÜİK denilen devlet aygıtı garip garip hesaplamalar yaparak halkın iyice yoksullaşmasını sağlamaya başladı. Tabi ki TÜİK bu işi kafasına göre yapmaz yapamaz. AKP-MHP ikilisinin iktidarını memnun etmeye çalışıyor
Muhalefet derseniz dillere destan. 22 yıllık AKP iktidarını al aşağı edemeyecek kadar beceriksiz, umutsuz bir vakıa.
Şimdiler de on binlerce askerimiz, polisimizi, vatandaşımızı öldürmüş PKK’nın elebaşından medet uman siyasilerin eline vicdanına mahkûm olduk.
Koca Türkiye Cumhuriyeti Devleti, dünyanın en güçlü ordularından birine sahip Türk Milleti Katil APO’dan PKK terör örgütünü bitirmek için kapısına dayandı. Bunu başlatan kim? Danışıklı bir döğüş içerinde değilse yıllar yılı Türk Milliyetçiliğinin kalesi olduğu savıyla siyaset yürüten MHP ve genel başkanları olan Devlet Bahçeli.
Ne diyelim. Durumumuz bu.
Umutsuzluk, ruhumuza prangalarını vurmuş, aklımız şaşkın, geçim derdin düşmüş, Allah’a sığınarak dertlerimize derman arar olmuşuz.
Olsun.
Bu da geçer.
Bu dertlerde biter.
Giden bizim ömrümüzden olsa da Atatürk’ümüzün bize sağlam olarak teslim ettiği bir devletimiz, ordumuz, polisimiz, yargımız var. Bunlar bize sahip çıktığı sürece bizler hayatta kalır, bölünmez parçalanmaz, düşman saldırısına uğramayız.
Olsun bu da geçer.
Yeter ki kapımıza kimse dayanmasın, malımıza mülkümüze, namusumuz, canımıza çökmesin.
Rahmetli babam derdiği, sakın dara düşünce tarlanı, toprağın, bağın bahçeni satma. Borç ödenir. Daha fazla çalış, sırtında taş taşı borcunu öder geçimini sağlarsın derdi.
Babam köyden kente göçmüştü.
Ama bilmiyordu ki gün o günler değil.
Hepimiz apartman denilen yığıntıların kibrit kutusu gibi evlerinde dört duvar arasında yaşamaya mahkumuz.
Paramız olmadan yemek yiyemeyiz, ısınamayız, su içmeyiz, aydınlanamayız, geçinemeyiz.
Babamın toprakları bölüne bölün param parça oldu. Şimdi bizlerden onlarca yüzlerce binlerce kilometre uzaklarda kaldı. Dönmek İstesek de dönemeyiz. Esir kaldık şehirlerde.
Zam durmuyor.
Akıp gidiyor.
İşte birkaç saat sonra 2025 yılına gireceğiz.
Dileğim 2025 yılının ülkemize, milletimize huzur ve refah getirmesi, devletimizi güçlü ve kudretli kılmasıdır.
Sevgili dostlar. 2025 yılında sağlığınıza dikkat ediniz.
Ayağınızı yorganınıza göre uzatınız.
Borca girmeyiniz.
Eskimeden yenisini tükenmeden tazesini almayınız.
Birilerinin bir eli yağda bir eli balda olsa da bizleri zorlu bir 2025 yılı bekliyor.
Ama aman dikkat
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.