Çanakkale Haber

SÖZDE ÖZGÜRLÜK: ZİNCİRLERİNİ ALTINLA SÜSLEYENLER

GÜNCEL 29.04.2025 - 01:13, Güncelleme: 29.04.2025 - 01:13 819 kez okundu.
 

SÖZDE ÖZGÜRLÜK: ZİNCİRLERİNİ ALTINLA SÜSLEYENLER

Özgür olduğunu sanmak, özgür olmaktan çok daha tehlikelidir. Çünkü gerçek esaret, zincirlerini göremediğin, hissetmediğin, hatta onlarla gurur duyduğun anda başlar.

Özgür olduğunu sanmak, özgür olmaktan çok daha tehlikelidir. Çünkü gerçek esaret, zincirlerini göremediğin, hissetmediğin, hatta onlarla gurur duyduğun anda başlar. İşte bu yüzden çağımızın hastalığı "esaret" değil; sözde özgürlüktür. İnsanlara dilediğini tüketme hakkı verildi, ama düşünme hakkı ellerinden alındı. İnsanlara konuşma özgürlüğü tanındı, ama sözleri ağızlarına verilmiş hazır kalıplardan seçmeleri istendi. İnsanlara yol ayrımları sunuldu, ama tüm yollar aynı yere çıkıyordu: İtaat. Ve buna "özgürlük" dediler. Sözde özgürlük, bireyin kendi zincirini kendi eliyle seçmesidir. Sistemin çizdiği çerçeve içinde istediğin gibi süs yapabilirsin ama dışına çıkamazsın. Kendi kafesini kendin boyadığın için kendini özgür sanırsın. Oysa gerçek özgürlük, o kafesi parçalayıp gökyüzüne kanat açmaktır. Sözde özgürlük, sana seçenekler sunar; ama hiçbirinin kökünde özgünlük yoktur. Sana gülümseyen yüzler, parlak ekranlar, şatafatlı hayatlar vaat eder. Sana "kendin ol" derler, ama önce nasıl biri olman gerektiğini tarif ederler. Sana "özgür irade" derler, ama sana verilen düşünceler arasında seçim yapmanı isterler. İşte tam burada özgürlük ölür. Ve insanlar kendi esaretlerine tapan köleler haline gelirler. Sözde özgürlük, bir hayalin, bir ideolojinin, bir sahte mutluluğun peşinden koşarken, kendini unutmandır. Kendi isteklerin yerine sana öğretilmiş arzularla yaşamandır. "Ben böyle istiyorum" derken, o isteğin sana kimler tarafından yüklendiğini hiç sorgulamamandır. Gerçek özgürlük sessizdir; bağıra çağıra gelmez. Gerçek özgürlük, seçim yaparken gerçekten kendinle baş başa kalabilmektir. Ve en önemlisi: Gerçek özgürlük, sana sunulanları reddedebilme, gerekirse hiçbir şeye sahip olmadan yoluna devam edebilme cesaretidir. Sözde özgürlük sahiplik ister. Gerçek özgürlük vazgeçebilme gücü ister. Ve bugün, insanlar ellerinde tuttukları altın yaldızlı zincirlerle övünüyor. Kendi kafeslerine bakıp “Ne kadar da geniş” diyorlar. Bir kafeste doğdukları, büyüdükleri, hatta sevdikleri için; o kafesin dışında bir hayat hayal bile edemiyorlar. İşte sözde özgürlüğün en acımasız yanı budur: İnsana zincirlerini sevdirir. İnsana esaretini "kader" gibi, "mutluluk" gibi, hatta "başarı" gibi gösterir. Ve insan, ruhundaki boşluğu duyduğu her an, daha çok tüketime, daha çok onaya, daha çok alkışa sığınır. Oysa özgür insan, kimseye yaranmak zorunda değildir. Özgür insanın onaylanmaya, takdir edilmeye ihtiyacı yoktur. Çünkü onun değer ölçüsü dışarıda değil, kendi içinde yazılmıştır. Gerçek özgürlük; bir gün, herkes aynı yönde koşarken durup "Ben nereye gidiyorum?" diyebilmektir. Ve o soruya dürüst bir cevap verip, gerekiyorsa herkesi, her şeyi, hatta eski kendini bile ardında bırakabilmektir. TANER ARÇUKOĞLU
Özgür olduğunu sanmak, özgür olmaktan çok daha tehlikelidir. Çünkü gerçek esaret, zincirlerini göremediğin, hissetmediğin, hatta onlarla gurur duyduğun anda başlar.

Özgür olduğunu sanmak, özgür olmaktan çok daha tehlikelidir. Çünkü gerçek esaret, zincirlerini göremediğin, hissetmediğin, hatta onlarla gurur duyduğun anda başlar.

İşte bu yüzden çağımızın hastalığı "esaret" değil; sözde özgürlüktür.

İnsanlara dilediğini tüketme hakkı verildi, ama düşünme hakkı ellerinden alındı.
İnsanlara konuşma özgürlüğü tanındı, ama sözleri ağızlarına verilmiş hazır kalıplardan seçmeleri istendi.
İnsanlara yol ayrımları sunuldu, ama tüm yollar aynı yere çıkıyordu: İtaat.
Ve buna "özgürlük" dediler.

Sözde özgürlük, bireyin kendi zincirini kendi eliyle seçmesidir.
Sistemin çizdiği çerçeve içinde istediğin gibi süs yapabilirsin ama dışına çıkamazsın.
Kendi kafesini kendin boyadığın için kendini özgür sanırsın.
Oysa gerçek özgürlük, o kafesi parçalayıp gökyüzüne kanat açmaktır.

Sözde özgürlük, sana seçenekler sunar; ama hiçbirinin kökünde özgünlük yoktur.
Sana gülümseyen yüzler, parlak ekranlar, şatafatlı hayatlar vaat eder.
Sana "kendin ol" derler, ama önce nasıl biri olman gerektiğini tarif ederler.
Sana "özgür irade" derler, ama sana verilen düşünceler arasında seçim yapmanı isterler.
İşte tam burada özgürlük ölür.
Ve insanlar kendi esaretlerine tapan köleler haline gelirler.

Sözde özgürlük, bir hayalin, bir ideolojinin, bir sahte mutluluğun peşinden koşarken, kendini unutmandır.
Kendi isteklerin yerine sana öğretilmiş arzularla yaşamandır.
"Ben böyle istiyorum" derken, o isteğin sana kimler tarafından yüklendiğini hiç sorgulamamandır.

Gerçek özgürlük sessizdir; bağıra çağıra gelmez.
Gerçek özgürlük, seçim yaparken gerçekten kendinle baş başa kalabilmektir.
Ve en önemlisi:
Gerçek özgürlük, sana sunulanları reddedebilme, gerekirse hiçbir şeye sahip olmadan yoluna devam edebilme cesaretidir.

Sözde özgürlük sahiplik ister.
Gerçek özgürlük vazgeçebilme gücü ister.

Ve bugün, insanlar ellerinde tuttukları altın yaldızlı zincirlerle övünüyor.
Kendi kafeslerine bakıp “Ne kadar da geniş” diyorlar.
Bir kafeste doğdukları, büyüdükleri, hatta sevdikleri için; o kafesin dışında bir hayat hayal bile edemiyorlar.

İşte sözde özgürlüğün en acımasız yanı budur:
İnsana zincirlerini sevdirir.
İnsana esaretini "kader" gibi, "mutluluk" gibi, hatta "başarı" gibi gösterir.
Ve insan, ruhundaki boşluğu duyduğu her an, daha çok tüketime, daha çok onaya, daha çok alkışa sığınır.
Oysa özgür insan, kimseye yaranmak zorunda değildir.
Özgür insanın onaylanmaya, takdir edilmeye ihtiyacı yoktur.
Çünkü onun değer ölçüsü dışarıda değil, kendi içinde yazılmıştır.

Gerçek özgürlük; bir gün, herkes aynı yönde koşarken durup "Ben nereye gidiyorum?" diyebilmektir.
Ve o soruya dürüst bir cevap verip, gerekiyorsa herkesi, her şeyi, hatta eski kendini bile ardında bırakabilmektir.

TANER ARÇUKOĞLU

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.